Şehidin İmanının Portresi...
İman… Gözle görülmez, elle tutulmaz ama kâinatı ayakta tutan kudrettir. Şehid, işte bu kudretin canlı tefsiridir. Ve bugün o tefsirin en parlak satırları Gazze’de yazılıyor.
Gazze… Çocukların taşla tankı durdurduğu, anaların evlatlarını kurban eder gibi Allah’a teslim ettiği şehir. Gazze, insanlığın aynasıdır. O aynaya bakan ya kendi izzetini görür, ya kendi zilletini Gazze, bir toprak parçası değil, şehadetin kalbidir. Her mermi bir ayeti doğrular, her yıkılan ev bir ezanı yükseltir.
Orada şehidler vardır ki, biz ölümü yas tutarken onlar ölümü bayram kılarlar. Gazze’nin çocuğu, bombaların gölgesinde gülümseyerek yürür çünkü bilir ölüm Allah’a açılan kapıdır. Onun imanında ölüm yoktur, şehadet vardır.
Şehidin imanı yalnız Gazze’nin duvarlarını değil, dünyanın vicdanını da sarsar. Onların cesareti, uzak diyarlarda kalplerin kapısını çalar. Avrupa’nın bir köşesinde, Amerika’nın bir kasabasında, Afrika’nın bir köyünde bir insan, Gazze’nin şehidini görür ve kendi içindeki boşluğun farkına varır.
Nice insan vardır ki, Gazze’nin şehid çocuklarını gördükten sonra Müslüman oldu. Çünkü o gözlerde ölüme meydan okuyan bir teslimiyet vardı. Çünkü o küçük bedenlerde sonsuzluğa açılan bir cesaret vardı. Onlar “Allah birdir” diyerek ölürken, dünyanın kalbinde bir soru yankılandı. “Böyle ölümü göze alan iman, nasıl bir imandır?” Ve işte o soru, nicelerini İslam’a getirdi.
Şehidin imanı bulaşıcıdır. Onu gören, kendi imanını sorgular. Onu duyan, kendi hayatının boşluğunu hisseder. Gazze’de bir şehid toprağa düşer, Amerika’da bir genç kelime-i şehadet getirir. Çünkü şehadet, mekân tanımaz. Şehidin kanı sadece toprağı değil, kalpleri de sular.
Şehid, yalnız bir şehrin değil, insanlığın vicdanıdır. Gazze’nin çocukları ölmez, onların tebessümü Paris sokaklarında yankılanır, onların tekbiri Londra meydanlarında işitilir. Onlar, Batı’nın çürümüş vicdanına indirilen en gür tokattır.
Peki, şehidi bu noktaya getiren nasıl bir imandır?
Ölümü vuslat bilmek…
Canı, cennet karşılığında bir alışveriş olarak görmek…
Fedakârlığı hazza dönüştüren bir aşk ile yaşamak…
Şehid bilir ki dünya bir imtihan sahnesidir. Mal, evlat, makam geçicidir. Ama Allah için verilen can, ebedîdir. Bu yüzden şehid, ölümle kucaklaşırken haz duyar. O anda kalbine bir sekinet iner. Bir anlık acı, sonsuz mutluluğa dönüşür. İşte bu yüzden, şehid olurken yüzleri güler Allaha teslimiyettir..
Osman TOLUKESER.