Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen Sentetik Medya ve Enformasyon Güvenliği Çalıştayı yapıldı.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Sentetik Medya ve Enformasyon Güvenliği Çalıştayı’na katıldı. İletişim Başkanlığında düzenlenen programa İçişleri Bakan Ali Yerlikaya ile birlikte bilim insanları, medya ve sektör temsilcileri, Bakanlık bürokratları ve aralarında Kahramanmaraş Valiliği İl Basın ve Halkla İlişkiler Müdiresi Fatma Özay’ın da bulunduğu 81 ilin basın ve halkla ilişkiler müdürleri katıldı.

Türksat 7A İçin Start Verildi
Türksat 7A İçin Start Verildi
İçeriği Görüntüle

Sentetik medya kavramını en yalın haliyle yapay zekâ kullanılarak oluşturulan, sahte ama gerçek gibi görünen video, ses, görüntü ya da metin içerikleri olarak tanımlayabileceklerini kaydeden İçişleri Bakanı Yerlikaya, “Sentetik medya içerikleri, gerçekte yaşanmamış olayları olmuş gibi gösterebilir. Bir kişinin söylemediği sözleri söylemiş gibi yansıtabilir. Ya da hiç var olmayan görüntüler, hazırlanan içeriklerle var olmuş gibi aktarılabilir. İşte bu nedenle sentetik medya yalnızca bir teknoloji başlığı değil aynı zamanda gerçeğin, güvenliğin ve toplumsal huzurun sınandığı provokasyona açık bir alandır.” dedi.

Manipülasyon ve Dezenformasyon Riski Artıyor

Dijital çağın getirdiği imkânların herkese büyük kolaylıklar sunduğunu ve bunun son örneğinin de yapay zekâ ve sentetik medya uygulamaları olduğunu ifade eden İçişleri Bakan Yerlikaya, şunları kaydetti:

“Sentetik medyanın potansiyelinden faydalanırken karşılaşılabilecek riskleri öngörmek, imkân ile tehdit arasındaki ince çizgiyi gözetmek elzemdir. Yapay zekâ ve sentetik medyanın sunduğu imkânlar, kötü niyetli ellerde, toplumları manipüle eden, bireylerin haklarını ihlal eden ve kamu düzenini tehdit eden bir silaha da dönüşebiliyor. Manipülasyon ve dezenformasyon riskini artırıyor. Özellikle deepfake teknolojileri, yani yapay zekâ ile oluşturulan sahte videolar, ses kayıtları ve görseller, bugün artık yalnızca bir dijital kurgu değil, gerçek dünyada çok somut sonuçlar doğurabilecek bir tehdittir. Bu yöntem ile insan yaratıcılığına benzer şekilde, hatta daha da ötesinde, özgün içerikler oluşturabilmektedir. 2023 yılında Science Dergisinde yayımlanan bir araştırmada sahte haberlerin sosyal medyada, gerçek haberlerden 6 kat daha hızlı yayıldığı ortaya koydu. Aynı yıl Stanford Üniversitesi tarafından yürütülen bir başka çalışmada gösteriyor ki, katılımcıların yüzde 68’i deepfake videolarının hangisi gerçek hangisi değil doğru şekilde ayırt edemiyor. Bu sonuçlar yalnızca teknik bir problemle değil, aynı zamanda bir algı ve güvenlik kriziyle de karşı karşıya olduğumuzu açıkça göstermektedir.”

Bu teknolojilerle oluşturulan içeriklerin yalnızca bireylerin değil devlet yöneticilerinin, kurumların ve hatta ulusların itibarına zarar verebileceğinin altını çizen İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, “Seçim dönemlerinde kurgulanmış ses kayıtlarıyla seçmeni yanıltmak, toplumsal olayları tahrik eden sahte videolarla kamuoyunu provoke etmek veya güvenlik güçlerimizi hedef gösteren manipülasyonlar; bunlar artık teorik tehditler değil, pratikte karşılaştığımız ve karşılaşabileceğimiz gerçek vakalardır.” dedi.

“Dijital Okuryazarlık Çağımızın En Önemli Vatandaşlık Sorumluluklarından Biridir”

İçişleri Bakanlığı olarak Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı bünyesindeki siber suçlarla mücadele birimleri ile birlikte, sentetik içeriklerin tespiti ve yayılımının önlenmesi için 7/24 çalışan güçlü bir yapıya sahip olduklarını vurgulayan Ali Yerlikaya, şöyle devam etti:

“Dijital platformlarda yapılan ihbarları titizlikle değerlendiriyor, özellikle kamu düzenini bozmaya veya halkımızı galeyana getirmeye yönelik içeriklere karşı hızla işlem yapıyoruz. Bunları da hem konvansiyonel hem de sosyal medya üzerinden kamuoyuyla paylaşıyoruz. Ancak şunu da açıkça ifade etmek isterim; bu mücadelede sadece güvenlik güçlerinin çabası yeterli değildir. Hukuki altyapı güçlendirilmeli, toplumsal farkındalık artırılmalı ve uluslararası iş birliği sağlanmalıdır. Avrupa Komisyonu’nun 2024 yılında yayımladığı, Yapay Zekâ ve Dezenformasyon başlıklı rapor, devletlerin sentetik medya konusunda ortak etik ilkeler, denetim mekanizmaları ve teknolojik dengeleyiciler geliştirmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Türkiye olarak biz de bu doğrultuda hem yasal düzenlemeleri hem de kurumsal kapasitemizi güçlendirmeye kararlıyız. Özellikle gençlerimize bir çağrı yapmak isterim: Dijital dünyada maruz kaldığınız her içeriği doğru kabul etmeyin. Sorgulayın. Kaynağını araştırın. Unutmayın ki dijital okuryazarlık, çağımızın en önemli vatandaşlık sorumluluklarından biridir.”

Gazze’deki Yardım Çağrıları İçerik Politikası Gerekçesiyle Sıklıkla Sansürlenmiştir

Sentetik medyanın yaratıcılık alanında çığır açtığını ve içerik üretiminde de pek çok inovasyona ivme kazandırdığını hatırlatan İçişleri Bakanı Yerlikaya, “Ancak sentetik medyanın bunları yaparken ifade özgürlüğü açısından nasıl bir tehdit oluşturduğunu Gazze’de yaşanan olaylar açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Filistinli kardeşlerimizin sesi, dijital dünyanın karanlık dehlizlerinde susturulmaya çalışılmıştır.” dedi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, şu şekilde devam etti:

“Gazze’nin hikayesi, Gazze’nin hakikati, insanlık onuruna ve vicdanına set çekilerek bastırılmaya çalışılmıştır. İletişim Başkanlığımız tarafından yayımlanan raporlarda da görüleceği üzere; Gazze’de yaşanan insanlık dramı sırasında Filistin yanlısı gönderilerin görünürlüğü kısmen ya da tamamen kaldırılmıştır. Instagram, Youtube ve TikTok; Gazze’deki soykırımın görüntülerini ve yardım çağrılarını içerik politikasının ihlal edildiğini ileri sürerek sıklıkla sansürlenmiştir. Filistin’in gözyaşlarını ve mazlumların feryadını haykıran paylaşımlar, algoritmanın prangalarına vurulmuş, dijital zindanlara hapsedilmiştir. Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, yaptığı açıklamalarda ve paylaştığı raporlarda, Filistinlilerin haklarını savunan sosyal medya paylaşımlarına sansür getirildiğine ve Filistin’i destekleyen seslerin susturulduğuna dikkat çekmiştir. Nitekim benzer durum 2017’de, Myanmar ordusunun Rohingya Müslümanlarına yönelik soykırımı sırasında da yaşanmıştır. Birleşmiş Milletler nezdinde kurulan Myanmar Bağımsız Soruşturma Mekanizması sosyal medya platformu Facebook’un Arakanlı Müslümanlara yönelik insan hakları ihlallerini paylaşmadığını belirtmiştir. Birleşmiş Milletler; Facebook’un nefret söylemine karşı yetersiz önlem alarak soykırımı körüklemede önemli bir rol oynadığını ifade etmiştir. Bu örnekler açıkça göstermektedir ki, sentetik medya küresel ölçekte hegemonya kurma çabası içindeki sosyal medya platformlarının, enformasyon üzerindeki tahakkümünü pekiştiren yeni bir araç haline gelmiştir.”

“Siber Güvenlik Hayati Bir Zorunluluk Haline Geldi”

Güvenlik kavramının tarihsel süreçte büyük bir dönüşüm yaşadığını ifade eden Yerlikaya, “Örneğin Orta Çağ’da düzenli ordular, kaleler, surlar güvenliğin simgesiydi. Modern devletin inşası ise, güvenliği devletin varlık sebeplerinden biri olarak kurumsal ve sistematik bir yapıya kavuşturdu. Zamanla, küreselleşmenin hızla yayılması, sınırların belirsizleşmesi, dünyayı çok sayıda güvenlik tehdidi, risk ve suç türleriyle karşı karşıya bıraktı. Bu gelişmeler de güvenlik anlayışını dönüştürdü. Bilhassa bilgi teknolojilerinde yaşanan küresel büyüme ve iletişim imkânlarının artması, çevrim dışı ortamda yürütülen birçok faaliyeti çevrimiçi ortama taşıdı. Ve ‘siber güvenlik’ hayati bir zorunluluk haline geldi. Siber güvenlik hem iç güvenliğin hem de dış güvenliğin vazgeçilmez unsurlarından biri oldu.” dedi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, teknolojik ilerlemeler ve dijitalleşmenin insanlığı cam ekranların ardına mahkûm ederek yalnızlaştırdığını söyledi ve şu şekilde devam etti:

“Bu gelişmeler sanal dolandırıcılık, yasa dışı bahis, çevrimiçi çocuk istismarı, siber zorbalık gibi, yeni suç türlerine kapı araladı. Dijital bağımlılığı körükledi. Organize suçların dijital biçimlerini üreterek, Güvenlik tehditlerini ‘küresel’ bir boyuta taşıdı. İçişleri Bakanlığı olarak biz; işte tam da bu noktada, terörle, zehir tacirleriyle, halkımızın huzuruna kastedenlerle nasıl mücadele ediyorsak aynı kararlılığı, siber suçlarla mücadelede de gösteriyoruz. Modern dünyanın en belirleyici güvenlik unsuru haline gelen siber alanda ülkemizin yüksek menfaatlerini koruyoruz.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ülkemizi siber güvenlikte bir marka haline dönüştüreceğiz.” sözlerine atıfta bulunan Ali Yerlikaya, “Bu sözler bizim bu yoldaki hedefimizi belirlemektedir. Bu hedef doğrultusunda, siber suçlarla etkin bir mücadele yürütüyoruz. Asayiş suçlarıyla mücadelede olduğu gibi siber suçlarla mücadelede de önleyiciliği artırıyoruz.” ifadelerini kullandı.

237 Bin 753 Suç Unsuru Oluşturan Hesap Tespit Edildi

Ali Yerlikaya, siber suçlarla mücadele alanında kaydedilen ilerlemeye dair veriler paylaştı ve şu şekilde konuştu: “Siber alandaki mücadelemizin bir örneği olarak kabine dönemimizde, 237 bin 753 suç unsuru oluşturan hesap tespit ettik. 21 bin 214 URL hesabı engellendi. 112 bin 854 sosyal medya hesabı erişime kapatıldı. Bu yılın ilk dört ayında ise 6 bin 765 URL hesabı ile 27 bin 304 sosyal medya hesabının erişimi engellendi.”

Kamu yönetiminin stratejik öncelikleri arasında yer alan meselelerden birinin de enformasyon güvenliği olduğunu sözlerine ekleyen Bakanı Yerlikaya, “Kamu kurumlarının işleyişi, karar alma süreci, yönetsel meşruiyeti ve vatandaşla devlet arasındaki güven ilişkisinin idamesinde, ‘Enformasyon güvenliği’ kritik rol oynamaktadır. Bugün de aramızda Bakanlığımıza bağlı Eğitim Daire Başkanlığımız tarafından düzenlenen ‘Hizmet İçi Eğitim Seminerimize’ katılmak üzere Ankara’da bulunan 81 il valiliğimizin Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlerimiz bulunuyor. Hizmet içi eğitim seminerimizde gerek kurumsal iletişim gerekse enformasyon güvenliği önemli birer başlık yer alıyor. Enformasyon güvenliğinin tesisi doğru bilginin korunması ve yanlış bilginin yayılmasının önlenmesidir. Bir güven inşası meselesidir. Enformasyon güvenliği, sadece teknik bir mesele değil doğrudan kamu düzenini, toplumsal huzuru ve milli güvenliği ilgilendiren stratejik bir alandır.” dedi.

“Bilgi, Çağımızın En Güçlü Silahı”

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, modern tehditlerin artık yalnızca sınırlarımızda değil cep telefonlarımızda, sosyal medya akışlarımızda ve dijital ekranlarımızda olduğunu dile getirdi ve şunları ekledi:

“Yanlış bilgiyle yönlendirilen bir toplum, doğru karar alma yeteneğini kaybeder. Bu da sadece bireyleri değil demokrasiyi ve devletin meşruiyetini hedef alır. İçişleri Bakanlığı olarak biz, dezenformasyonla mücadeleyi asayişin, terörle mücadelenin ve siber güvenliğin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Bu alandaki görevimizi, sadece dijital suçları takip etmek değil aynı zamanda kamuoyunu doğru bilgiyle buluşturmak. Algı operasyonlarına karşı, toplumun direncini artırmak olarak tanımlıyoruz. Biliyoruz ki bilgi, çağımızın en güçlü silahıdır. Bu silahın güvenliğini sağlamak da kamu otoritelerinin, medya kuruluşlarının, akademinin ve bireylerin ortak sorumluluğudur. Bilgi kirliliğine karşı verilecek en etkili yanıt, güçlü bir hukuk düzeni, dijital okuryazarlık ve toplumsal bilinçtir.”

“Gerçek, Bizim En Büyük Güvenlik Zırhımızdır”

İletişim Başkanlığının çalışmalarına da değinen Bakan Yerlikaya, “İletişim teknolojilerinde, tarihi nitelikte dönüşümlerin yaşandığı bu zaman diliminde, İletişim Başkanlığımızın ortaya koyduğu çalışmalar, Türkiye Yüzyılı’nın İletişimin Yüzyılı olmasının bir gayreti ve yansımasıdır. Devlet iletişiminin koordinasyonu, söylem birliğinin tesisi, devlet ve millet arasında iletişim bağının güçlendirilmesi için atılan adımlar, büyük önem taşıyor. Yalanın, çarpıtmanın ve manipülasyonun idrakleri kuşattığı, zihinleri bulandırdığı bir dönemde Fahrettin Altun hocamızın ve ekibinin verdiği hakikat savaşı, şeffaf ve vicdanlı yeni bir medya ekosisteminin oluşmasına öncülük etmektedir. Bu kapsamda İçişleri Bakanlığımıza bağlı kurum ve kuruluşlarımızla İletişim Başkanlığımızın koordinasyonunda atılacak olan iletişim adımlarının ve çalışmalarının yanındayız.” dedi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen Sentetik Medya ve Enformasyon Güvenliği Çalıştayı’nın hayırlı ve verimli olmasını temenni etti ve konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Burada sizlerle buluşmamıza vesile olan başta İletişim Başkanımız Prof. Dr. Sayın Fahrettin Altun olmak üzere İletişim Başkanlığımıza teşekkür ediyorum. Çalıştaya iştirak eden tüm katılımcıları, özverili çalışmalarından ve katkılarından dolayı kutluyorum. Gerçek, bizim en büyük güvenlik zırhımızdır. Algılarla yönetilmeye çalışılan bir dünyada, hakikatin savunucusu olmaya devam edeceğiz. Sizleri bir kez daha sevgi ve saygıyla selamlıyorum.”

https://www.marasposta.com/foto-galeri/sentetik-medya-ve-enformasyon-guvenligi-calistayi-yapildi