Zafer Partisi Gençli Kolları Sözcüsü Şeymanur Aklan, Türk gençliğinin gündemine ilişkin haftalık basın toplantısında konuştu.
Zafer Partisi Gençli Kolları Sözcüsü Şeymanur Aklan; “Bugün 30 Eylül 2025 Salı. Türk gençliğinin sorunlarını ele alacağımız bir başka toplantıda daha birlikteyiz. Üniversitelerin açılmasıyla birlikte tahrik unsuru şovenistler de ortaya çıktı” diyerek şunları kaşdetti:
“Bu hafta Orta Doğu Teknik Üniversitesi başta olmak üzere bazı üniversitelerimizde bölücüler ortamı terörize etmeye çalıştı. Öğrenciler ve hatta güvenlik görevlileri darp edildi. Öğrenci görünümlü terör sempatizanları sözde terörsüz Türkiye sürecinden almış oldukları cesaretle Türk gençlerini hedef göstermeye devam ediyor. Türk gençliği bölücülere dün nasıl geçit vermediyse bugün de aynı kararlılıktadır ve geçit vermeyecektir. Biz bu filmi daha önce izledik ve gerekli derslerimizi aldık. Şehit Fırat Yılmaz Çakıroğlu Ege Üniversitesi’nde, kampüsünde bölücü terör örgütü mensupları tarafından şehit edilmişti. Bizim üniversitelerimizde verecek bir Fırat’ımız daha yok. Yetkili makamları güvenli kampüsler için her türlü tedbiri almaya ve bu şiddet failleri hakkında gerekli yaptırımı uygulamaya davet ediyoruz. Şiddete uğrayan arkadaşlarımıza da büyük geçmiş olsun.
Zafer Partisi Gençlik Kolları olarak Türk gençliğinin dün ve bugün olduğu gibi daima yanında olacağız. Üniversite birimlerimizdeki arkadaşlarımıza oryantasyon günleri süresince sizlere destek olmaları için çağrıda bulunduk. Bu vesileyle üniversitelerdeki arkadaşlarımıza da bir çağrıda bulunmak istiyoruz. Sizi kavganın içine, şiddetin gölgesine sürüklemek isteyenlere karşı lütfen temkinli olun. Bu kişi ve grupların sizleri bu tuzağa düşürmesine müsaade etmeyin. Sizleri şiddetin figüranı olamayacak kadar değerli ve bilge görüyoruz biz. Lütfen provokasyona geçit vermeyin. Bir noktaya daha değinmek istiyorum. Bazı üniversiteler Türkçü öğrencilerin stantlarını güvenlik gerekçelerini bahane göstererek kaldırdı. Sizin bu yaptığınız bu sorunun çözümü değil. Sizlere düşen o öğrenciler oradayken, o stant oradayken gençlerin güvenliğini sağlamaktır. Üniversite yönetimlerinin bu konudaki kararlarını da dikkatle takip ediyoruz ve edeceğiz. Komisyon süreci bölücü terör örgütü sempatizanlarına anlaşılan o ki cesaret vermiştir ve aldıkları bu cesaretle üniversite kampüslerinde asayişi bozmaya çalışıyorlar. Devletimiz sokaklarda olduğu gibi üniversitelerimizde de güvenliği sağlayacak önlemleri almalıdır. Öcalan Komisyonu’nda önümüzdeki haftalarda gençlik örgütlerinin dinleneceği söyleniyor. Umuyoruz ki terör sempatizanlarının darp etmiş olduğu bu öğrencileri de dinleyeceklerdir.
İstanbul Bahçelievler Halil Bekmezci Anadolu Lisesi’nde öğrencisine şiddet uygularken görüntüleri çıkan sözde bir öğretmenin daha sonra sahip olduğu korkunç zihniyetle karşılaşmıştık. Şahsın gönderisini affınıza sığınarak paylaşıyorum: ‘Mini etekli kız öğrencilerimi görünce bir gün kendimi tutamayacağım diye korkuyorum. Biz de erkeğiz yani’. Böyle utanmazca bir paylaşımı bir eğitimcinin yaptığı bir ülkeden söz siz bırakın eğitimci olmayı, erkek olmayı, siz insan değilsiniz. Siz iğrençsiniz, siz korkunçsunuz. Nitekim bu olaylar üzerine görevden alındığı söylenmişti ama devam ettiği ortaya çıktı. Bu zihniyetten eğitimci olmaz, bu sapkın zihniyete çocuklarımız emanet edilemez. Öğrenci arkadaşlar ‘okulumuzda tacizci ve şiddet uygulayan öğretmen istemiyoruz’ diyerek kararlı bir duruş sergilediler. Genç arkadaşları bu duruşlarından ötürü kutluyoruz. Hep söylediğimiz gibi ‘Türk gençliği aldatılamaz.’
Şimdi bahsedeceğim konuyu ise siyasi bir meseleden ziyade geleceğimiz açısından dile getirilmesi şart olan bir sorumluluk olarak görüyorum. Gençlerimizin yaşadıklarının psikolojik sağlığına olan etkisi ve topluma yansıması. Israrlı bir şekilde genç arkadaşların umutsuz hissettiğini anlatmaya çalışıyorum çünkü biliyorum ki umudunu kaybedenler yalnızca bugününü değil yarınını da kaybederler. Oysa bizim milletimizin istikbalini yine gençlerimize bırakacağız. Zafer Partisi Gençlik Kolları olarak Türk gencinin yarınını kaybetmesine müsaade etmemek konusunda çok kararlıyız. Evet, ne yazık ki ülkemizde içimizi açan güzel haberlerle çok sık karşılaşamıyoruz ama istiyorum ki bu umutsuzluğun içine bizi bilinçli şekilde çektiklerinin farkına varalım. Size ‘Başaramazsınız, bu ülkede bir geleceğiniz yok’ diyorlar. Siz maddi sıkıntılarla boğuşurken umursamıyorlar. Sizin hakkınızı gasp ederek atamanızın gerçekleşebileceği alanlara yakınlarını atıyorlar. Kullandığımız internetin bile kalitesizini bize reva gören bu hükümet bizi karamsarlığa terk ediyor aslında. Öyle bir hale getirdiler ki bu gençliği, psikolojik sağlığımızı korumak da lüks olur oldu. Antidepresan kullanım oranlarının son 10 yılda yüzde 70’e yakın bir artış gösterdiği söyleniyor. Gençlerin yaşadıklarını basite indirgenmemelidir. Gençlerin yaşadığı bu sorunlar yalnızlaşmaya, güvensizliğe, aile sorunlarına, verimlilik kaybına, depresyona ve hatta tükenmişlik sendromuna bile sebep olabilmektedir. Bu gençlik krizi toplum sağlığı açısından hassasiyetle takip edilmeli ve ele alınmalıdır.
Özetle sokakların güvenliğini savunduğumuz gibi üniversitelerimiz içerisinde de güvenliği savunuyoruz. Çocuklarımızın, gençlerimizin psikolojisini etkileyen zor günlerden geçiyoruz. Bu ülkenin aydınlık evlatları güzel bir geleceği, aydınlık bir geleceği hak ediyor. Mattia Ahmet Minguzzi de bunlardan biriydi, güzel bir geleceği hak ediyordu ama evladımız sokak çeteleri tarafından elimizden alındı. Mattia Ahmet Minguzzi’nin 2 Ekim 2025’te 5. Davası görülecek. Ahmet’in davasını bizler de Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ ile birlikte takip ediyor olacağız.
Başarılı sporcularımız sayesinde toplantıyı güzel haberlerle bitirebilmek de gelenek haline geldi. Bu kez de para-yüzücümüz Defne Kurt adeta tarih yazdı. Singapur’da düzenlenen Dünya Para Yüzme Şampiyonası’ndan bir haftada kazanmış olduğu beş altın madalya ile göğsümüzü kabartan Defne’yi yürekten tebrik ediyoruz.
Sevgili genç arkadaşlarım aynı şeyi tekrar tekrar söylüyorum. Lütfen umutsuzluğa kapılmayın, hayallerinizden vazgeçmeyin. Bize Atamız tarafından verilmiş olan görev açıktır: ‘İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk istiklal ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır’. Ülkemizin geleceğini kendine dert edinen her genç arkadaşımızı Atatürk’ün askeri olmaya, Zafer Partisi’ne davet ediyorum. Sizler bu ülkenin yükü değil, gücüsünüz. Şartlar ne olursa olsun oyumuzla, kararlı duruşumuzla ülkemizi ve umutlarımızı geri alacağız ve o gün geleceğe yeniden ümitle bakacağız.”