PROF. DR. TAMER ÜSTÜNER (*)
Türkiye “Terörsüz Türkiye” mottosuyla tanışıncaya kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu PKK terör örgütünden ne zalimler!, ne kanlı saldırılar! ne hainlikler! yaşadı bir onları hatırlayalım….
PKK 1984 yılında PKK veya tam adıyla PartiyaKarkerên Kurdistanê Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın kuzeybatısını kapsayan bölgede özyönetim kurmayı amaçlayan ve bu amaçla söz konusu topraklara sahip olabilmek için askerî hedeflere, köy korucularına ve sivillere karşı saldırılar düzenleyen yasa dışı ayrılıkçı bir silahlı örgüttür. Bu terör örgütünün kurulmasında Ortadoğudave Türkiye’de gözü ve çıkarları olan emperyalist ülkeler hep perde arkasında kalmıştır. Ama zaman bu ülkeleri su yüzeyine çıkarmıştır. Bu ülkelerden bazılarını tekrar hatırlamak gerekirse, ABD, Rusya, Almanya, İngiltere, Fransa, Belçika, İsrail, Hollanda…
1984 yılındaAbdullah Öcalan liderliğinde kuruluşundan itibaren on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine neden olan terör örgütü PKK, Marksist-Leninist ve etnik ayrılıkçılık temelli bir ideolojiye sahiptir. Eylemlerinde sivil, asker, polis, kadın, çocuk ayrımı gözetmemekte korku duygusu yaratmaya çalışmıştır.
Hatırlayalım! 1985-1996 yılları arasında Doğu ve Güney Doğu bölgelerinde özellikle köy katliamları, Karayollarını kesmeler, Yolcu otobüslerini yakmalar, otobüslerdeki yolcuları Kalaşnikof silahlarla tarayarak toplu katliamlar yaparak, Öğretmenlere, polislere kalleşçe pusular kurarak şehit etmeleri, Devletin bölge halkına hizmet götüren şirket şantiyelerini kundaklamaları sayısız terör eylemlerini ve acılarını Türkiye halkına yıllarca yaşatmıştır. 1986-96 yıllarına kadar bu terör örgütü bu bölge halkından gıda ve ilaç gibi ihtiyaçlarını gasp ederek karşılıyordu daha sonra AB, ABD ve diğer ülkeler ekonomik sponsoru olunca bu bölgelerden bu kez zorla 10-15 yaşlarında kız ve erkek çocuklarını kaçırmaya başladılar. Bu yıllarda terör örgütüne karşı Türkiye sadece silahla mücadele yolunu seçince bu bölge halkıyla PKK kaynaşma ve birlik içinde olmaya başlamıştır. Yani Bölge halkı artık çocuklarını gönüllü olarak bu örgüte vermeye başladılar….Artık bu bölge halkında Türkiye düşmanlığı olmaya başlamıştır. Çünkü PKK bu bölgelerimizde Türkiye aleyhtarı propagandalar yapıyordu, artık köy meydanlarına ve mahallelerine kadar Teröristler gelip istediği propagandayı yapıp gidiyordu. Halkta şu kanı oluşmuştu, “bu teröristler evimize kadar gelebiliyorsa bize her şeyi yapabilirler” diyordu. Başlarda korku ve kaygıyla mesafeli duran vatandaşlarımız artık gönüllü ve isteyerek onlara payandalık yapıyordu….Terör örgütü, haraç, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi her türlü illegal faaliyetlerde de bulunuyordu. Örgüt, 1998 yılına kadar Suriye’de güvenli melce bulmuştur.Daha sonra Terör örgüt lideri Öcalan, Suriye’den çıkarılmış oradan Yunanistan’a kaçarken Türk Milli İstihbaratı tarafından derdest edilmiştir.
Türkiye,Öcalan'ın yakalandığını 16 Şubat 1999'da Başbakan Bülent Ecevit'in yaptığı, "Abdullah Öcalan Türkiye'dedir" açıklamasıyla öğrendi. 30.000 kişinin ölümünden sorumlu olmakla suçlandı. 28 Nisan 1999'da, Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesine göre vatana ihanet suçu gereğince hakkında idam cezası istendi, Ancak Türkiye AB’ye girecek diye idamı kaldırdı. Terör elebaşı ömür boyu hapse mahkum oldu. Ancak Terör örgütü Türkiye’de katliamlarına devam etmiştir.
PKK’nın çocukların kaçırılarak zorla silah altına alınması konusunda da suç dosyası kabarıktır. Terör örgütlerinin aynı zamanda örgütlü suç eylemlerinde bulundukları ve bu yolla terör finansmanı yoluna gittikleri hususunda PKK eylemleri somut örnekler sunmaktadır. Terör örgütünün sözkonusu faaliyetleri bağımsız uluslararası raporlara da yansımış durumdadır.
PKK terör örgütü, başta ülkenin güneydoğusundakiler olmak üzere, Türkiye’nin turizm endüstrisi, ekonomik altyapısı, eğitim kurumları, sağlık tesisleri, kamu teşebbüsleri ile özel girişimleri gibi unsurları hedef almıştır. Bu kapsamda örgüt, altyapılar, tesisler, okullar ve ambulanslara saldırı düzenlemek, sağlık çalışanları ve gümrük görevlilerini kaçırmak gibi birçok yöntem kullanmıştır. Bu yöntemlere ek olarak, PKK pusular ve suikastler düzenlemekte, örgütle işbirliği yapmayan sivilleri infaz etmekte, adam kaçırma eylemleri gerçekleştirmekte, şehir merkezlerinde de intihar bombacıları kullanarak, terör saldırılarına devam etmiştir.
2003 yılındaki Körfez Savaşının ardından Irak’ın kuzeyinde oluşan güç boşluğundan istifade eden PKK terör örgütü, Kandil Dağının etrafında militanlarını eğittiği ve saldırı gerçekleştirmek üzere ülkemize sızdırdığı çeşitli kamplar kurmuştur.
PKK, farklı ülke kaynaklarından finansman sağlamaktadır. Çeşitli Avrupa ülkelerinde, örgüte karşı terörizmin finansmanı kapsamında devam eden soruşturma ve davalar mevcuttur. Bu soruşturmalar, PKK’nın örgütlü suç eylemlerini de ortaya koymaktadır.
14 Ekim 2009 tarihinde, ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi, örgütün üst düzey yöneticilerinden Murat Karayılan, Ali Rıza Altun ve Zübeyir Aydar’ı önemli yabancı uyuşturucu kaçakçıları olarak belirlemiştir. Aynı ofis, 20 Nisan 2011 tarihinde ise, örgütün kurucularından Cemil Bayık ve Duran Kalkan ile birlikte bazı diğer üst düzey üyelerini, Yabancı Uyuşturucu Çetelerini Belirleme Yasası çerçevesinde Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçıları olarak ilan etmiştir.Gerek AB ve ABD gerekse diğer terör sevici ülkeler kitabın iki yüzünüde okuyorlardı, Türk devletine karşı bunları terör listesinde yayınlıyorlardı ama kapalı kapılar arkasından da bu ülkeler Teröristlere finans da sağlıyorlardı….
PKK ile ilişkili sözde kuruluşlar Avrupa’da demokratik hak ve özgürlükleri istismar etmektedir. Bazı ülkelerde, PKK ile ilişkili kuruluşlar ve şahıslar tarafından işlenen yasadışı eylemlere ilişkin olarak süren soruşturmalar mevcuttur. Europol tarafından yıllık olarak hazırlanan Terörizm Durum ve Eğilim (TESAT) raporları, PKK’nın özel şahıs ve şirketlerin yanı sıra suç örgütlerinden de gelir elde ettiğini teyit etmektedir.
PKK, Avrupa ülkelerindeki gençleri kadrolarına katmaya ve bu gençleri kamplarında eğitmeye yönelik çabalarına devam etmektedir. Bu kapsamda, terör örgütünün propaganda ve eleman devşirme faaliyetlerinin engellenmesi önem taşımakta ve hukuk devleti olmanın gereği olarak ortaya çıkmaktadır.
İran, Suriye ve Irak’ta PKK ile bağlantılı olan örgütler mevcuttur. Abdullah Öcalan’ın lideri olduğu KCK, PKK ile aynı örgüttür. KCK İran’da PJAK, Irak’ta TavgariAzadi, Suriye’de de PYD/YPG olarak adlandırılmaktadır.
PYD/YPG’nin PKK ile ilişkisi açıktır. PYD/YPG 2003 yılında PKK terör örgütünün kontrolü altında kurulmuş olup, iki terör örgütü, aynı lider kadrosu, örgütsel yapı, strateji, taktik, askeri yapı, propaganda araçları, mali kaynaklar ve eğitim kamplarını paylaşmaktadır.
T.C. Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, Türkiye Milli Savunma Bakanlığı, MİT, Dışişleri bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı ve diğer bakanlıklar Teröre karşı inanılmaz bir direnç göstermiş ve tam karalılıkla hem sahada hem de perde arkası bu terör sponsoru ülke yönetimleriyle güçlü bir mücadele sergilemiştir.
MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin 22 Ekim 2024'te meclis grup toplantısındaki şu çağrısıyla"Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın." Türkiye’de sağcı, solcu tüm vatandaşı şok etmiştir. Çünkü hiç kimse sayın Bahçeli’den böyle bir çıkış beklemiyordu…Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’da bu çıkışa destek verdi ve Terörün tamamen sonlanması noktasına gelindi….Sayın Erdoğan’ın Terörsüz Türkiye mottosuna doğru yola devam…
Devamı Terörsüz Türkiye-2’de
(PROF. DR. TAMER ÜSTÜNER, Kahramanmaraş Sütçüimam Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi)