Gündem

Türk Tarım Sektörünün Kurtuluş Reçetesi: Leonardit

Tarımda yıllardır alıştığımız kimyasal gübreler, kısa vadede verimi artırsa da uzun vadede toprağın nefesini kesiyor.

Tarımda yıllardır alıştığımız kimyasal gübreler, kısa vadede verimi artırsa da uzun vadede toprağın nefesini kesiyor.

İşte tam bu noktada, milyonlarca yılın sabrıyla oluşan bir doğal mucize devreye giriyor: Leonardit. Adı kulağa yabancı gelebilir ama etkisi toprağa can, bitkiye güç, ekonomiye değer katıyor.

Topraktan Gelen Mucize

Leonardit, sıradan bir kömür değil. Linyitin oksijenle buluşup dönüşmesiyle ortaya çıkan bu mineraloid, yakıt olarak işe yaramaz belki ama humik ve fülvik asit bakımından bir hazine niteliğinde. Toprağı besleyen, su tutma kapasitesini artıran, bitkiyi kuraklığa ve hastalıklara karşı daha dirençli kılan bir güç kaynağı…

Düşünün; kullandığınız kimyasal gübreyi yüzde 30’a varan oranlarda azaltabiliyor. Üzüm bağında yüzde 36, buğdayda yüzde 33’e kadar verim artışı sağlıyor. Üstelik meyveye lezzet, sebzeye renk katıyor. Yani yalnızca üretimi değil, soframıza gelen ürünün kalitesini de yükseltiyor.

Ekonomik Bir Şans Kapısı

Dünya humik asit pazarının 2032’de 2 milyar doları aşacağı öngörülüyor. İşin güzel yanı, Türkiye bu alanda Rusya’dan sonra dünyanın en büyük ikinci rezervine sahip. Yalnızca Afşin-Elbistan havzasındaki Leonardit rezervi bile 1 milyar ton civarında.

Bu tablo, aslında bize açık bir mesaj veriyor: Gübre ithalatına milyarlar harcamak yerine, Leonardit’i işleyerek hem çiftçimizin maliyetini düşürebilir hem de ekonomimize yeni bir nefes kazandırabiliriz.

Tarımın Ötesinde Bir Kullanım

Leonardit yalnızca tarım için değil; sondajdan çevre temizliğine, hayvan yeminden kozmetiğe kadar pek çok sektörde kendine yer buluyor. Ağır metal kirliliğini azaltabiliyor, denizlerdeki petrol kirliliğini temizlemede kullanılabiliyor. Yani toprağa can verdiği gibi doğaya da şifa dağıtıyor.

Burada üç kesime büyük görev düşüyor:

  • Üreticiler, kaliteyi yükseltmeli, şeffaf analizlerle çiftçinin güvenini kazanmalı.
  • Çiftçiler, toprak analizi yaptırmadan Leonardit kullanmamalı; dozajı bilinçli ayarlamalı.
  • Politika yapıcılar, Leonardit’i stratejik kaynak ilan ederek desteklemeli, yerli üretimi teşvik etmeli.

Gıda güvenliğinin her geçen gün önem kazandığı bir çağda yaşıyoruz. İklim krizinin gölgesi tarlalara düşerken, Leonardit gibi doğal kaynaklar elimizdeki en güçlü kozlardan biri. Belki de geleceğin tarım devrimini, sessiz sedasız toprağın altında yatan bu siyah mineraloid başlatacak.

Bizim görevimiz, bu fırsatı fark etmek ve geç olmadan harekete geçmek. Çünkü toprağı ihmal eden bir ülke, geleceğini de ihmal eder.

https://www.dogayidinle.com/