Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın katılımı ile Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Modeli Programı düzenlendi.
İstanbul Atatürk Kültür Merkezinde (AKM) düzenlenen programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile birlikte İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, milletvekilleri, bürokratlar, akademisyenler, alanında uzmanlar ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Recep Tayyip Erdoğan ve Ali Yerlikaya Türkiye Yüzyılı’nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Modeli Programında konuştu:
“Türkiye, Dünyaya Örnek Olan Yepyeni Uygulamalara İmza Atıyor”
İçişleri Bakanı Sayın Ali Yerlikaya, Göç İdaresi Başkanlığı ile birlikte vicdanın ve merhametin kurumsallaştığı, insanlık onurunu merkeze alan bir anlayışın da yıl dönümünün kutlandığını söyledi. Bakanımız Yerlikaya, programda şu şekilde konuştu:
“Zat-ı Devletlerinizin vizyonuyla, 12 yıl önce temelleri atılan Göç İdaresi Başkanlığımız, devletimizin göç alanındaki çalışmalarında bir milattır. Zira, bu vizyonla Türkiye kurumsal anlamda göçü yöneten bir ülke haline gelmiştir. Ve bugün, bu Başkanlığımız; düzenli göç yönetimi, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı organizatörleriyle mücadele, entegre sınır yönetimi, uluslararası koruma, geçici koruma, gönüllü geri dönüş ve göç yönetimiyle ilgili tüm alanlarda, dünyaya örnek olan yepyeni uygulamalara imza atıyor.”
Ülkemizin, tarih boyunca yurdundan koparılan, yuvasından edilen, umudu elinden alınan insanlar için güvenli bir liman ve sığınak olduğunu ifade eden Yerlikaya, “Bugün de ülkemiz, yine Zat-ı Devletlerinizin liderliğinde; adaleti, şefkati ve kadim misafirperverlik geleneğini temsil ederek insanlığın ortak vicdanı olmaya devam ediyor. Çünkü bizler göçe yalnızca bir güvenlik meselesi olarak değil; aynı zamanda insani, sosyolojik ve uluslararası boyutları olan, çok yönlü bir olgu olarak yaklaşıyoruz. Zira, her adımımızı hukukun, merhametin, vicdanın ve medeniyet değerlerimizin rehberliğinde atıyoruz. Bunu yaparken de kamu düzeninden asla ödün vermeyen bir dengeyi titizlikle koruyoruz.” dedi.
“Dünya 5’ten büyüktür”
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, göç krizlerine karşı kimi ülkelerin kör, sağır ve nobran davranırken göçmenlerin insan olduğunu unuttuklarını ifade etti. Yerlikaya şöyle devam etti:
“Kimi ülkeler, onları sadece nitelikli-niteliksiz iş gücü olarak değerlendirirken, yüreğimize batan mızraklar misali, botları batırırken, nice cansız bedenlerin sahillere vurmasına sessiz kalırken, Zat-ı Devletleriniz tüm dünyaya vicdan çağrısı yaptınız. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ dediniz. ‘İnsanlığın daha adil bir dünyada yaşama umutları, birer birer ölüyor’ dediniz. ‘Minik bedeni sahile vuran Aylan Bebek, modern dünyanın utanç vesikasıdır’ dediniz. Bizler, bu anlayışla hiçbir zaman zulmün, açlığın ve savaşın kıyısında olanlara, gönül coğrafyamıza, asla sırtımızı dönmedik. O çığlıkları asla duymamazlıktan gelmedik. Çünkü ecdadımızdan aldığımız mirasla kavurucu güneşin yaktığı bedenler bir çınar serinliği olduk. Yağan yağmurda siper, dondurucu soğukta yürekleri ısıtan birer kardeş olduk. Çünkü Anadolu irfanının mayası ‘Yaratılanı severiz, Yaradan’dan ötürü’ diyerek yoğrulmuştur.”
Mevcut kabine döneminde göç yönetimi konusunda çok önemli adımlar attıklarını ifade eden İçişleri Bakanı Yerlikaya, “Düzenli göç yönetiminde, düzenli göçü teşvik eden ve kolaylaştıran çalışmalara odaklandık. Ülkemizin; turistler, uluslararası üniversite öğrencileri, ihtiyaç duyulan iş gücü ve yabancı yatırımcılar gibi düzenli göçmenler için çekim merkezi olmasını istiyoruz. Bizim için yabancıların ülkemize yasal olarak gelmesi, yasal olarak kalması, yasal olarak çalışması ve yasal olarak ülkelerine dönmesi esastır.” dedi.
“Düzenli Göçü Teşvik Eden ve Kolaylaştıran Düzenlemeleri Hayata Geçiriyoruz”
Mevcut göç yönetimi kapsamında yapılan çalışmaları ve yaklaşımları anlatan İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, şunları söyledi:
“Bu anlayışla; ülkemize turizm, eğitim, sağlık ve çalışma gibi amaçlarla yasal yollarla gelen yabancıların iş ve işlemlerini kolaylaştırıyoruz. Göç yönetimimizin temel hedeflerinden biri olarak düzenli göçü teşvik eden ve kolaylaştıran düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. İşte bu bağlamda; ikamet başvuruları artık noterlikler üzerinden alınabiliyor. Evde bakım hizmetlerinde çalışacak iş gücünün ikamet izinlerini kolaylaştırıyor, kayıtlı istihdamı teşvik ediyoruz. Böylece evde bakım hizmetlerini hukuki bir zemine oturttuk. Biz, ülkemizin istihdam açığı olan alanlarda, bu ihtiyacı gidermek için ilgili sektör ve kurumlarla koordinasyon içinde, kamu düzeni ve güvenliği açısından tedbirler alarak yeni düzenlemeler yaptık. Örneğin hayvancılığın gelişmesi için ihtiyaç duyulan yabancı çobanların da ikamet ve çalışma izinlerinde yeni uygulamaları bu çerçevede hayata geçirdik.”
Öğrencilerin ikamet işlemlerini artık göç idaresi müdürlüklerine gitmeden kendi üniversitelerinde yapabildiklerini hatırlatan İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, “Zat-ı Devletleriniz’in ifade ettikleri gibi; biz ülkemize gelen öğrenci kardeşlerimize, sadece okullarımızı değil, gönül dünyamızı da açıyoruz. Sevgili öğrenciler, burada ilim yolunda attığınız her adım; yalnızca kendi hayatınızı değil, insanlığın geleceğini de güzelleştirecek. Sizler; tarihin en büyük medeniyetlerine ev sahipliği yapmış bu topraklarda; barışın, adaletin ve ilmin yeni elçileri olacaksınız. Türkiye’nin büyüklüğü, yalnızca sahip olduğu topraklardan değil, gönlünü tüm insanlığa açmış bir millet olmasından gelir. Ve sizler, bu büyük milletin birer elçisi olarak bu hikâyeye ortak oluyorsunuz.” diye konuştu.
“Ülkemizin Düzensiz Göç Rotası Olmasına Asla İzin Vermedik”
Düzensiz göçle mücadeledeki hedefin Türkiye’ye yönelik “çekim gücü” oluşmasına asla izin vermemek olduğunun altını çizen İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, bu amaçla 5 basamaktan oluşan bir strateji uyguladıklarını kaydetti. İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, uygulanan bu stratejiyi şöyle açıkladı:
“Düzensiz göçle mücadele ederken; doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalan insanları istismar eden, onların hayatlarını hiçe sayan ve sınır aşan suç şebekeleriyle de mücadele ediyoruz. Ülkemizin düzensiz göç rotası olmasına asla izin vermedik. Bu anlayışla, birinci basamakta; sorunun kaynağında çözümü için gerekli tedbirleri hayata geçirdik. İkinci basamakta, tüm sınırlarımızın en üst düzeyde korunması için, etkili sınır güvenlik tedbirleri aldık. Üçüncü olarak, ülkemiz içinde etkin yakalama gerçekleştirdik. Bu amaçla, inovatif bir yaklaşımla, mobil göç noktası araçlarımızı geliştirdik. 19 Temmuz 2023’te hizmete alınan mobil göç noktası araçlarımız, tüm dünyaya düzensiz göçle mücadelenin hem etkin hem de insan haklarına uygun şekilde yapılabileceğini ortaya koyan en önemli uygulamalarımızdan biridir. Mobil göç noktası araçlarımızla kimlik kontrollerine başladığımız ilk üç ayda, tespit edilen düzensiz göçmen sayısı oranı yüzde 74,5 iken; bu oran son 1 ayda yüzde 2’ye kadar düştü. Dördüncü basamakta ise düzensiz iş gücüyle mücadele yer alıyor. Bu kapsamda geçen yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Göç İdaresi Başkanlığımız arasında sistem entegrasyonunu sağladık. Böylece yabancıların kayıt dışı istihdamını engellemeye yönelik çok önemli adımlar attık. Beşinci ve son olarak da etkin sınır dışı mekanizmasıyla, düzensiz göçmenlerin ülkelerine dönmelerini sağlıyoruz. Son 2 yıldır sınır dışı etmede ülkemizin en yüksek sayılarına ulaştık.”
“Yabancı Düşmanlığına ve Irkçılığa Asla Müsaade Etmedik”
Göç İdaresi Başkanlığının yanı sıra emniyet, jandarma, sahil güvenlik, Türk Silahlı Kuvvetleri, Bakanlıklar ve ilgili tüm kurumların koordinasyon halinde çalışmalar yürüttüklerini ifade eden İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya uygulanan stratejiler sayesinde Türkiye’nin düzensiz göçe hedef olmaktan ve transit göç rotası olmaktan çıktığını ve böylece düzensiz göç rotasının değiştiğini belirtti. İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, “Şunu gönül huzuruyla ifade etmek isterim ki; göç yönetiminin tüm alanlarında olduğu gibi düzensiz göçle mücadelede de insan onuru demekten, önce insan demekten hiçbir zaman vazgeçmedik. Yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa asla müsaade etmedik. Kamu düzeni ve güvenliğimizden taviz vermeden, düzensiz göçle mücadele edilebileceğini tüm dünyaya gösterdik.” diye konuştu.
Türkiye Göç Yönetiminde Dünyaya Model Olan Bir Ülkedir
İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Tarihi bir döneme de şahitlik ediyoruz. Suriye’de 61 yıllık bir zulüm devri sona erdi. Baas rejiminin enkazı altında ezilen o kadim topraklar, bugün özgürlüğün, umudun ve yeniden doğuşun eşiğinde. Hamdolsun ki Suriye yeniden ayağa kalkıyor. Ve biz, Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli dönüşlerinin gerçekleşmesi için gerekli tüm düzenlemelerimizi hızla yaptık. Zat-ı Devletlerinizin de ifade ettikleri gibi, bu süreci 14 yıllık misafirliğin vakarına, kadim kültürümüzün zarafetine, vicdanımızın berraklığına, yakışır biçimde yürütüyoruz. Tüm bu yenilikler; göç yönetimindeki vizyonumuzu ortaya koymaktadır. İşte tam da bu anlayışla, Türkiye; göç yönetiminde dünyaya model olan bir ülkedir. Bu duygu ve düşüncelerle, bu büyük vizyonun ve Türkiye Yüzyılı’nın mimarı olan Zat-ı Devletlerinize, şükranlarımı sunuyorum. Göç İdaresi Başkanlığımızın tüm mensuplarının 12. kuruluş yıl dönümünü kutluyor, çalışmalarından ötürü tebrik ediyorum. Her daim insanlığı savunmaktan, hakikatin izinden gitmekten ve tarihin doğru tarafında yer almaktan vazgeçmedik, asla da vazgeçmeyeceğiz.”
Dünyada Göçmen İşçi Sayısı 165 Milyonun Üzerinde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise göç meselesinin özellikle son yıllarda küresel bir olgu olarak tüm dünyanın gündemini meşgul ettiğini ifade etti.
Her sene milyonlarca insanın savaş, istikrarsızlık, terör, yoksulluk ve iklim değişikliğinin yol açtığı sıkıntılar sebebiyle doğdukları toprakları terk etmek zorunda kaldığına işaret eden Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
“Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütünün verilerine göre şu an dünya genelinde 281 milyondan fazla göçmen var. Göçmen işçi sayısı ise 165 milyonun üzerinde. Son 3-4 yıldaki savaşların da etkisiyle mülteci sayısı 120 milyona dayandı. Yine veriler, her dakika en az 20 kişinin çatışma, zulüm ve terörden dolayı göç etmek mecburiyetinde kaldığını gösteriyor. Bakınız, dünya nüfusunun yüzde 3,6’sı bugün “göçmen” olarak hayatını sürdürmeye çalışıyor. Savaşlar bitmedikçe, krizler çözülmedikçe, iklim değişikliğinin etkisi daha da derinleştikçe, maalesef bu oranlar katlanarak artmaktadır. Bu süreçte, zaman zaman insan olarak hepimizi derinden sarsan pek çok manzarayla da karşılaşıyoruz. Hemen her gün umut yolcularının ölümüyle sonuçlanan bir olayın, kazanın ve felaketin haberini alıyoruz. Son 10 yılda 72 binden fazla insan göç güzergahında hayatını kaybetti.”
Suriye’deki çatışmalardan kaçarak Avrupa’ya sığınan binlerce çocuğun nerede olduğunun ve akıbetlerinin ne olduğunun halen ortaya çıkarılamadığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti:
“Nice masumun hayatı, organ ve fuhuş mafyası dahil suç örgütlerinin, insan tacirlerinin kanlı pençelerinde sönüp gitti. Burada şu tenakuzu da ifade etmek mecburiyetindeyim: İnsanları göçe mecbur eden çoğunlukla Batılı güçlerin politikaları olmasına rağmen, iş yük paylaşımına gelince, hiçbirini ortalıkla göremiyorsunuz. Dünyadaki her 100 mülteciden 75’ine, zengin devletler değil; düşük ve orta gelirli ülkeler ev sahipliği yapıyor. Suriye’deki zulümden kaçan insanların ezici çoğunluğu da biliyorsunuz, komşu ülkelere sığındı. İç savaş sebebiyle yerlerinden edilen 11 milyon Sudanlının yine önemli bir kısmı komşu ülkelere göç etti. Myanmar’daki katliamlardan Orta Afrika bölgesindeki iç savaşlara kadar her yerde hep aynı manzarayla karşılaşıyoruz. Yani imkanları sınırlı ülkeler kapasitelerinin çok üzerinde yük alırken; Batılı ülkeler ya feveran ediyor ya da kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyle insani trajedileri reklam malzemesi olarak kullanıyor.”
“Yakın Çevremizdeki İstikrarsızlıklardan Doğrudan Etkileniyoruz”
Türkiye’nin üç kıtanın kavşak noktasında yer alan bir ülke olduğuna işaret eden Recep Tayyip Erdoğan, “Asırlardır olduğu gibi bugün de doğu ile batı, kuzey ile güney arasında bir güç merkezi vazifesi görüyoruz. Dolayısıyla yakın çevremizdeki istikrarsızlıklardan doğrudan etkileniyoruz. Her ne kadar göç ve göçmen meselesiyle son dönemde yoğun bir şekilde yüzleşiyor olsak da aslında biz bu konunun yabancısı değiliz. Anadolu, tarih boyunca hep bir göçmen yurdu oldu.” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu şekilde devam etti:
“Yaşadıkları yerlerde zulüm, baskı ve şiddet gören tüm mazlumlar, güvenli liman olarak, daima Anadolu’yu, Türkiye topraklarını gördü. Engizisyondan kaçan Musevilerden Doğu Avrupa’daki Hıristiyanlara, Kafkasya ve Balkanlardaki Müslüman kardeşlerimizden Nazi zulmünden kaçanlara kadar herkes, ülkemizin ve milletimizin kapısını çaldı. Bugün de bölgemizde kimin başı dara düşse, Allah’a hamdolsun, bir eman yurdu olarak, yönünü önce Türkiye’ye dönüyor. Açık söyleyeyim, bundan da yüksünmüyor, kesinlikle şikâyet etmiyoruz. Bilakis, mazlumun imdadına koşmayı, düşenin elinden tutmayı komşuluk ve insanlık görevimiz olarak telakki ediyoruz. Burada muhalefetin, abartılı rakamlarla sık sık istismar ettiği bir konuya da açıklık getirmek isterim. Ülkemizde muhalefetin, özellikle de insanlık düşmanı kimi faşist çevrelerin iddia ettiği gibi bir göçmen sayısı asla yoktur ve olmamıştır.”
Türkiye’de yer alan göçmen sayılarına ilişkin bilgiler paylaşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’de hâlihazırda; 2 milyon 768 bini geçici koruma statüsündeki Suriyeli kardeşlerimiz, 1 milyon 90 bini ikamet izniyle kalanlar, 176 bini de uluslararası koruma altındakiler olmak üzere toplam 4 milyon 33 bin göçmen vardır. Aldığımız tedbirler sayesinde bu sayı günden güne azalmaktadır.” diye konuştu. Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
Göçmen Kaçakçılarına Yönelik 14 Bin 400 Operasyon
“Kamu diplomasimizin stratejik bir unsuru olarak, uluslararası öğrencilerin ülkemizde eğitim görmesini teşvik ediyoruz. Bu kapsamda, dünyanın 190’ı aşkın ülkesinden 340 bin civarında misafir öğrenciye ev sahipliği yapıyoruz. Yine iddiaların aksine bu öğrencilerin ezici çoğunluğu, burslu olarak değil, tüm masraflarını kendileri ödeyerek ülkemizde eğitim almaktadır. Türkiye mezunlarının birçok ülkede bakan, bürokrat, iş adamı ve siyasetçi olarak görev yapması, bu projenin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Kaçak göçle ve göçmen kaçakçılarıyla mücadeleyi de ihmal etmiyoruz. Son iki yılda 270 bin düzensiz göçmenin sınırlarımızdan girişi engellendi. Ülkemizde illegal olarak bulunan 263 bin kişi sınır dışı edildi. Göçmen kaçakçılarına yönelik 14 bin 400 operasyon düzenlenirken; 9 bin 867 araca el konuldu, 23 bin 780 kişi göz altına alındı.”
“Hükümet Olarak İnsanlığımıza Yakışanı Yapmaktan Asla Vazgeçmedik”
Göç ve göçmen konusunda hükümet politikasının net olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, göç meselesine, binlerce yıllık medeniyetimiz, tarihimiz, bizi biz yapan kadim değerlerimiz merceğinden bakıyoruz. ‘Tahtımı veririm, tacımı veririm ama devletime sığınan mazlumu asla vermem’ diyen ecdadımıza layık olmaya çalışıyoruz. Göç konusunda, yıllardır büyük bir tutarlılıkla devam ettirdiğimiz insani ve vicdani tavrımızın olumlu neticelerini görmeye başladık. Suriye’de 13,5 yıl süren zulüm ve çatışmalar, 8 Aralık itibarıyla sona erdi. 1 milyon insanı katleden, 13 milyon kişinin yerlerinden edilmesine sebep olan Esad rejimi devrilirken, Suriye halkının özgürlüğünü temsil eden yeni bir yönetim iktidara geldi. Şimdi bu yönetim, bizim ve bölgedeki diğer kardeş ülkelerin de desteğiyle savaş yorgunu Suriye’yi yeniden ayağa kaldırmak için uğraşıyor. Çeşitli zorluklara, engellere ve sabotajlara rağmen Suriye, kendini yavaş yavaş toparlıyor. Suriye kendine geldikçe, ülkedeki istikrar ve güven ortamı güçlendikçe, geri dönenlerin sayısı da hızlanmaya başladı.” dedi.
9 Aralık’tan bu yana sadece Türkiye’den Suriye’ye dönenlerin sayısı 200 bin kişiye ulaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde vatanlarına geri dönenlerin toplam sayısının ise 931 bin 450 kişi olduğunu söyleyerek konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Benzer durumun, Ürdün ve Lübnan başta olmak üzere diğer komşu ülkelerde de yaşandığını biliyoruz. Suriyeli Muhammed evladımızın kalplerimize dokunan hikayesini hep beraber az önce izledik. Rabbimize binlerce kez hamd ediyoruz. Türkiye olarak, son asrın en büyük insanlık sınavlarından birini, alnımızın akıyla vermenin haklı gururunu yaşıyoruz. Çünkü, sonunda ölümün, işkencenin olduğu böyle bir meselede dahi, tam 13,5 yıl boyunca gerçekten çok ağır eleştirilere maruz bırakıldık. Katliamların tüm vahşiliğiyle sürdüğü günlerde ülkemizdeki mazlumları otobüslere doldurup ölüme göndermekten bahsedenlerden, 14-28 Mayıs seçimlerinde sağa sola ırkçı afişlerin yapıştırılmasına. Ankara’da ve Kayseri’de yaşanan alçakça provokasyonlardan, her seçim öncesinde körüklenen yabancı düşmanlığına kadar pek çok badire atlattık. Hükümetimizi müşkül duruma düşürmek için her şeyi denediler. Lafa gelince mangalda kül bırakmayan birçok isim de sırf siyasi çıkarlarını koruma uğruna, muhalefetin nefret söylemlerine ses çıkarmadı. Sustular, izlediler, ağızlarını açıp tek cümle dahi kurmadılar. Ama bütün bu sınamalarda, biz hükümet olarak, bize yakışanı, inancımıza ve insanlığımıza yakışanı yapmaktan asla vazgeçmedik.”
“Göç Yeni Bir Buluşmadır”
“Bu millete bir daha boraltan köprüsü faciası gibi bir utanç yaşatmayacağız” dediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu sözümüze, her türlü riski göze alarak, hamdolsun 13,5 yıl boyunca sadık kaldık. Türkiye, merhum Fethi Gemuhluoğlu’nun o yüreklere dokunan ifadesiyle, “göze sezdirmeden gözyaşı silen dostların” ülkesi olmayı, her türlü kışkırtmaya rağmen bizim dönemimizde başarmıştır. İnşallah bundan sonra bu tertemiz sicilimize leke sürdürmeyeceğiz.” şeklinde konuştu.
Nefret söylemlerine, lümpen faşizme, ırkçı vandallığa ve provokasyonlara müsaade etmeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Batı ülkelerinde sıkça şahit olduğumuz “göçmenlere kötü muamele” gibi insanlık dışı davranışlara fırsat vermemekte kararlıyız. Şayet herhangi bir sebeple bu süreçte hukukun, insani değerlerin ve göçle ilgili temel politikalarımızın dışına çıkan olursa da, bu durumda gerekeni yapacak, kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.” İfadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Artan hareketlilik sebebiyle göç ve göçmen olgusunun sadece güvenlik parantezine alınması, eksik bir yaklaşım olacaktır. Farklı hayatları, birbirinden farklı hikâyeleri bir araya getiren göç meselesi, eskiden beri kültürel etkileşimin en etkili vasıtasıdır. Göç yeni bir buluşmadır; etnik kimliği, dini, dili, kültürü, hayat tarzı, anlayışı farklı insanların aynı zeminde bir araya gelmesidir. Bu buluşmanın; ekonomiden ticarete, kültürden bilime her alanda olumlu etkileri olduğunu göz ardı edemeyiz. Burada bir üzüntümü ifade etmek isterim: Faşist çevrelerin körüklediği korku ikliminden dolayı, göçmenlerin Türk ekonomisine katkıları, maalesef, ülkemizde sağlıklı bir şekilde tartışılmadı. Farklı düşünenler, artısı ve eksisiyle tabloyu ortaya koymaya çalışanlar ise sindirildi, susturuldu, hedef haline getirildi. İş dünyamız da linç edilmekten çekindiği için kapalı kapılar ardında bize söylediklerini, çıkıp kamuoyu önünde cesaretle dillendiremedi.”
“Güvenlikten ve Demografik Yapımızın Korunmasından Ödün Vermeyeceğiz”
Türkiye’nin kalkınması ve hedeflerine ulaşması için maddi sermaye kadar beşerî sermayeye de ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Recep Tayyip Erdoğan, “Gelişen ve gelişme hedefinde olan ülkeler, görüyoruz ki, göç konusuna sadece güvenlik odaklı yaklaşmıyor; tam tersine bu meseleyi çok boyutlu bir şekilde değerlendiriyor, daha pozitif politikalar takip ediyor. Toplum olarak bizim de artık bu konuları daha objektif, daha serinkanlı ve önyargılardan uzak bir şekilde konuşmamız, tartışmamız gerekiyor. Milletimize entegre olmuş, ekonomimize katkı veren, sanayiden tarıma, hizmet sektöründen diğer alanlara katma değer üreten kardeşlerimizle ilgili daha rasyonel politikaları mutlaka devreye almak mecburiyetindeyiz. Diğer türlü ekonomide hedeflerimize ulaşmakta zorluk çekeriz. Tekrar ediyorum; ülkemizin güvenliğinden ve demografik yapımızın korunmasından elbette ödün vermeyeceğiz. Ancak bir avuç ırkçı lümpen figürün, topluma sürekli korku yayan nefret söylemlerine de Türkiye’yi mahkûm etmeyeceğiz.” sözlerini kullandı.
İnsan hareketliliğini, Türkiye’ye ve Türk ekonomisine maksimum faydayı sağlayacak bir anlayışla yönetmenin çabasında olacaklarını aktaran Erdoğan konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Göç İdaresi Başkanlığımızın mevcut çalışmalarını devam ettirirken, aynı zamanda bu meselede Türkiye’nin ihtiyaçları ve çıkarları çerçevesinde, uzun vadeli bir perspektif ortaya koyması gerektiğine inanıyorum. Değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre bizim de paradigmamızı yenilememiz şarttır. Önyargıları kırma, gençlerimizi yabancı düşmanı akımlardan koruma ve milletimizi doğru bilgilendirme noktasında da sizlere görev düşüyor. Bizim bıraktığımız boşlukları kimlerin doldurduğunu, özellikle gençlerimizi nasıl zehirlediklerini yakın zamanda pek çok kez gördük, yaşadık; siyasi ve toplumsal maliyetlerini yüklenmek zorunda kaldık. Önümüzdeki dönemde Göç İdaremizden bu konuda da daha fazla gayret bekliyorum. Bu düşüncelerle Türkiye Yüzyılında Türkiye’nin Göç Yönetim Modeli Programının hayırlara vesile olmasını diliyorum. Göç İdaresi Başkanlığımızın 12’inci kuruluş yıl dönümünü tebrik ediyorum.”
Haberin videoaları https://www.youtube.com/@marasposta/videos
https://www.marasposta.com/foto-galeri/turkiyenin-goc-yonetimi-modeli-programi-duzenlendi