“Ultra Hızlı Şarj Masalı: Kullanıcılar Fazla Ödüyor, Yavaş Doluyor”
10.11.2025 - 20:55
YAYINLANMA
![]()
Geçtiğimiz günlerde Ankara’dan Afyon’a giderken başımdan geçen bir olay, Türkiye’deki elektrikli şarj istasyonlarının güvenilirliği konusunu yeniden düşünmeme ve bu yazıyı yazmama neden oldu.
Yolda bir tesiste aracımı şarj etmek için durdum. ZES markalı, üzerinde “400 kW ultra hızlı şarj” ibaresi bulunan bir istasyonu seçtim. Çünkü acelem vardı ve aracımın bataryası 300 kW’a kadar şarj çekebilecek kapasitedeydi. Üstelik biliyordum, bu “ultra hızlı” şarj seçeneği, standart DC şarja göre yaklaşık %20 daha pahalıydı.
Ancak sonuç beklendiği gibi olmadı: Ekranda görünen güç yalnızca 125 kW civarındaydı. Yani istasyonun “400 kW ultra hızlı” etiketi, gerçekte neredeyse üçte biri oranında çalışıyordu.
Kullanıcı Deneyimi Gerçeği Gösteriyor
Bu durum yalnızca benim başıma gelmedi. Şikayet platformlarında, sosyal medyada ve haber sitelerinde yüzlerce kullanıcı aynı konudan yakınıyor.
Cihazların üzerinde “400 kW” yazmasına rağmen, gerçekte alınan şarj gücü 100–150 kW civarında kalıyor. Buna rağmen ücretlendirme, “ultra hızlı” kategoriden yapılıyor. Yani kullanıcı, hız farkı kadar fazla para ödüyor ama bu hızdan faydalanamıyor.
Bazı istasyonlar “o anki şebeke durumu”, “araç kısıtı” ya da “yoğunluk nedeniyle güç paylaşımı” gibi gerekçeler öne sürüyor. Ancak sonuç değişmiyor: Kullanıcı vaat edilen hizmeti alamıyor.
Teknik Bahaneler Yetmiyor, Şeffaflık Şart
Elbette her araç 400 kW gücü çekemez. Ancak benim aracım gibi 300 kW’a kadar destekleyen modellerde dahi 125 kW’ta kalmak, teknik bir sınırlamadan öte bir şeffaflık eksikliğini gösteriyor.
Bu noktada sorun cihazın teknik kapasitesinde değil, işletmecinin dürüst bilgilendirme yapmamasında.
Eğer cihaz, o an 125 kW’tan fazlasını veremeyecek durumdaysa, kullanıcı bunu ekran açılırken veya uygulamada açıkça görmelidir. “Ultra hızlı” kategoride sabit fiyat uygulamak yerine, fiili güç üzerinden dinamik fiyatlandırma yapılması gerekir.
Yönetmelik Var, Denetim Zayıf
2022’de yürürlüğe giren EPDK Şarj Hizmeti Yönetmeliği, şarj hizmetlerinin enerji (kWh) bazlı ücretlendirilmesini zorunlu kılıyor.
Bu kapsamda işletmeler farklı güç kategorilerine göre fiyat belirleyebiliyor; ancak bu fiyatın, gerçekte sunulan hizmetle uyumlu olması şart.
Eğer bir istasyon “400 kW ultra hızlı” olarak tanıtılıyorsa ama hiçbir kullanıcı o hıza ulaşamıyorsa, bu durum yalnızca ticari değil, etik bir sorun hâline gelir.
EPDK son dönemde fiyat bilgisini yanlış paylaşan bazı işletmelere milyonlarca lira ceza kesti. Ancak henüz “etiket ve fiili performans farkı” nedeniyle bir yaptırım uygulanmadı. Kullanıcı şikayetlerinin artması, bu konunun da yakında denetim kapsamına girmesi gerektiğini gösteriyor.
Kullanıcılara Önerilerim
- Aracınızın maksimum şarj gücünü öğrenin. 120 kW destekli bir aracı 400 kW istasyona takmak, gereksiz yere fazla ücret ödemek anlamına gelir.
- Şarj@TR uygulamasını kullanın. İstasyonun anlık güç kapasitesini ve fiyatını kontrol edin.
- Fiili güç değerini takip edin. Ekranda görünen güç (örneğin 125 kW) ile ödenen tarife (örneğin 400 kW ultra hızlı) uyumlu değilse ekran görüntüsü alın.
- Şikayetinizi belgeleyin. EPDK’ya veya Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurarak durumu raporlayın.
- Yoğun istasyonlardan kaçının. Aynı anda birden fazla araç bağlandığında güç paylaşımı yaşanabilir.
Gerçek Enerji Dürüstlüktedir
Türkiye’nin elektrikli araç dönüşümü büyük bir fırsat. Ancak bu dönüşümün başarıya ulaşması, sadece teknolojiye değil, güvene de bağlı.
Bir istasyonun zeminine 400 kW yazmak kolaydır; önemli olan, o gücü gerçekten sunabilmektir.
Kullanıcılar artık daha bilinçli ve teknik olarak donanımlı. Şarj ağları da bu bilinci hafife almamalı. Aksi takdirde, “sessiz ve çevreci ulaşım” mottosunun yanına bir de “sessiz mağduriyet” eklenmiş olur.




