Geriye ne kaldı ki?

Bu hayatta en çok kime güveniyorsunuz?

Birçok insan yüreğinden esinlenerek, birçok kişi ruhundan esinlenerek cevap verecektir. Fakat ben karşımdaki aynaya baktığımda kendimi… Gözlerimi yukarı doğru çevirdiğimde ise sonsuz kainatın yaratıcısı Cenab-ı Allah’ı görüyorum.

Toplumsal bir çöküntü aldı başını gitti.

Ne atanın, ne ananın-babanın, ne de eş-dost-akraba ilişki ve ziyaretlerinin tadı kaldı.

Bir parfüm misali insanlar koktu. Bu öyle bir koku hissiki insan insanın etini yer hali aldı. Çürümüş bir bedenin içerisinde yer alan milyonlarca gözle görülür ya da mikroskobik araçlarla görülebilen kurt ve diğer canlılar gibi.

İşte insanın varlığı da özü de değişti.

Ne hatır kaldı, ne de gönül… Kısacası ne dayının ne ayının, ne geminin ne de limanın adı kaldı. Menfaati bitenin muhabbeti de bitiyor.

Bu saatten sonra fener de yanmazsa, mum da ışık vermezse, canı da imanı da Şam’a kadar… Yani demek istediğim insanda ederi kadar, kasapta ki asılı kargas et ve kemik gibi değeri kadar lira ile satın alıp kuruş kuruş satılan bozuk para kadar...

Kimsenin çay bardağına şeker olmaya ya da kaşık olmaya ne gerek var ki!

Şeker eriyip bitinceye kadar insanın derdi, metal parçası çay kaşığının ne anlamı var ki eriyip görülmedikten sonra.

İnsan dediğin bu reaksiyonda satarda seni aklın bir anda uçu verir. Belki önemsiz görür bazıları fakat bu imtihan bir imkandır.

Doğruyu görür,  iradeni ve imanını nasıl kullanmak gerektiğini öğrenirsin.

Zaten hayat bir sınav değil mi? Tecrübe ve bir takım dersler almamız sonucu hayattan kişiliğimiz ruhumuz maneviyatımız yükselmez mi?  Varlığınızda kıymetinizi bilmeyenleri yokluğunuzla terbiye edin.

Fedakârlık yaparak daha fazla kendinizden ödün vermeye ne gerek var ki ! Herkesi mutlu etmek zorunda değilsiniz.

Cahilde eksik olan akıl değildir! Ahlaktır! Evladım sana yürümeyi ben öğrettim fakat sen benden ayaklarının üzerinde birkaç saniye durunca uzaklaştın bu sadece aptalların varsayımı değil mi? Ahde vefası olmayan kendini püsük yavrusu değilde aslan yavrusu gören çakal zihniyetli İnsanları geçmişin tozlu raflarına kaldırmak hayatta yapacağınız en güzel görev olsa gerek.

Ata kızarak eşeği yol arkadaşı seçersen eşeğin tek gideceği yer ahırdır. Birine sahip olmak istiyorsanız ona kelepçe yerine kanat takmak en doğrusudur. Bırakın gözlerinizin içerisinde yanı başınızda uçsun, ya da siz öyle hayal edin.

Hayal ettiğiniz kişi sizinle ise uçmayı başarıyorsa zaten sizin yanınızda ve sizle birliktedir. Etrafındaki insanları değiştiremezsin, zorla bir insan kazanmaya, ikna etmeye, kendini ifade edip sevdirmeye de çalışma çünkü onlar kelebeklerin kanatlarını süzülürken göremezler hissedemezler yaşayamazlar...

Ucuz insanlarla varlık kazanmaya çalışma, kimseye biat etme bir gün her canlının konaklayacağı alemi unutma... Ne kervanlar geldi ne kervanlar geçti bu handan unutma.

Zaman ve vakti gelmeden kimse gelip göç eylemiyor bu cihandan. Para hizmetkârın değilse efendindir kimde ne kadarız kim bizde ne kadar? Her karesi güzel olan yaşam oysa içi bom boş filmdir! Kadere inanmak iman etmek için yaratılmadık mı?

Alnımızın yazısı da belli çizgimizde elimizdeki direksiyonda...

O halde ne kaldı ki geriye bir dümenden bir rotadan başka...