SETENAY GÖKDAĞ (*)

Coğrafyası ve tarihi ile cennet olan ülkemiz, çağlar boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yaptı. Bu topraklarda yaşayan atalarımızın bize miras bıraktığı eserlerin hepsi birbirinden kıymetli ve güzel. Zaman zaman değerini bilemesek ve zarar vermeye meyilli olsak da zengin çeşitlilikteki eserlerimizi gezmeyi sevmesen bu yazıya uğramazdın diye düşünüyorum. Kim bilir, belki bir sonraki yurt içi tatil planını hazırlarken buradan yararlanabilirsin.

Akdeniz Bölgesi'nde yer alan tarihi yerler

Akdeniz bölgesi tarihi yerleri ve görülmesi gereken yerleri ile oldukça zengin. Haydi birlikte Türkiye'nin en iyi tarihi yerlerine doğru bir yolculuğa çıkalım.

1- St. Pierre Kilisesi (Aziz Petrus Kilisesi), Hatay

 Akdeniz ile Mezopotamya arasındaki köprü olan Hatay, üç büyük din için de önemli bir şehir. Hristiyanlık tarihindeki ilk mağara kilise olan St. Pierre Kilisesi de burada bulunuyor. Habib-i Neccar Dağı’nın yakınlarında konumlanan kilise, doğal bir mağara içine yapılan eklemeler ile ibadet yeri haline gelmiş. Aziz Petrus’un ilk vaazını burada verdiğine inanıldığı için özellikle din turizmi açısından önemli bir yer olarak görülüyor. Her yıl 29 Haziran’da Katolik Kilisesi tarafından özel bir ayin düzenlenen Saint Pierre Kilisesi ayrıca Hac alanı olarak da ilan edilmiş. Müze kartını kullanıp ücretsiz olarak bu kiliseyi ziyaret edebilirsin.

2- Taş Köprü, Adana

Acının ve sıcağın şehri Adana’da bulunan Taş Köprü, dünya üzerinde halen kullanımda olan en eski köprü. Şehrin içinden geçerek Akdeniz’e dökülen Seyhan Nehri’nin üzerinde konumlanmış köprünün 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu tarafından yaptırıldığı düşünülüyor. Ancak daha eski olduğu yönünde tartışmalar da mevcut. Taş Köprü, yüzyıllarca bölgeler arasındaki ulaşım için önemli bir geçit olarak kullanılmış. Şimdilerdeyse Seyhan ve Yüreğir merkez ilçelerini birbirine bağlıyor.

3- Cennet Cehennem Mağaraları, Mersin

 Mersin’in Narlıkuyu ilçesinde yer alan Cennet Cehennem hem doğal hem tarihi güzelliklerle dolu bir ören yeri. Bu doğal harikalar, yeraltı kaynak sularının zaman içerisinde üst kireç tabakayı eritmesiyle ortaya çıkan iki büyük obruktan oluşuyor. Küçük olanı Cehennem, büyük olanı ise Cennet olarak adlandırılmış. Cennet’e yaklaşık 450 basamaklı bir merdiven ile inmek ve burada bulunan Meryem Ana Kilisesi’ni ziyaret etmek mümkün. Ayrıca bu kısmın güney ucunda bir de Zeus Tapınağı bulunuyor. Cehennem kısmına ise doğal şartlar sebebiyle inmek mümkün değil.

4- Kız Kalesi, Mersin

Mersin’in Erdemli ilçesinde konumlanan Kız Kalesi hem efsanesi hem de plajı ile ünlü. Efsaneye göre bir zamanlar çok sevdiği kızını korumak isteyen bir kral, kâhine kızının geleceğini danışır. Bir yılan ısırığıyla öldürüleceğini öğrenince de kızını yılanlardan sakınmak için denizin ortasına kale yaptırır. Ancak efsanelerde gelecek öngörülerinin gerçek olma huyu olduğu için prensese gönderilen bir sepet üzümün içerisine giren yılan kızı öldürür.

Tabii bu efsane kısmı. M.Ö. 4. Yüzyılda Kilikyalılar tarafından yaptırıldığı düşünülen kale 2400 yıldır ayakta duruyor. Dünya tarihine geçmiş pek çok parlak imparatorluk bölgede hüküm sürmüş. Mersin ziyaretinde hem altın sarısı kumlarda güneşlenip hem de Kız Kalesi’ni ziyaret edebilir, ziyaretin süresince Mersin Erdemli otellerinde kalabilirsin.

5- Aspendos Tiyatrosu, Antalya

Aspendos (Belkıs) Antik Kenti’nde yer alan Aspendos Antik Tiyatro, M.S. 2. Yüzyılda inşa edilmiş. Yaklaşık 20.000 kişi kapasiteli bu antik tiyatronun en ilgi çekici özelliği eşsiz akustik tasarımı. Yüzyıllar boyunca tiyatro, gladyatör arenası, su oyunları, açık hava kilisesi ve kervansaray olarak işlev gördü. Günümüzde de hala çeşitli sanat etkinlikleri için kullanılan antik tiyatroda her sene opera ve bale festivali düzenlenmekte. Antalya’ya alacağın bir uçak bileti ile bu eşsiz tiyatroyu da kolayca ziyaret edebilirsin.

6- Kaleiçi, Antalya

Şehrin kalbinde yer alan Kaleiçi hem Antalya mimarisini görebileceğiniz sokakları ve evleri hem de eğlenceli gece hayatı ile biliniyor. M.Ö. 2. Yüzyılda kurulmaya başlanan şehrin ilk yerleşim alanı Kaleiçi. Bölgenin dışına doğru ilerledikçe göreceğiniz surlar ve diğer yapılar sırasıyla Roma, Selçuk, Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinden izler taşıyor. Dar sokaklarında gezerken Antalya’nın birbirine yaslanmış cumbalı evlerini görebilirsin. Rengarenk restore edilen evlerin bazıları kafe, bar, restoran ve otel olarak halen kullanılıyor. 

7- Olympos Antik Kenti, Antalya

Listedeki en sevdiğim yerlerden birine geldi sıra. Antik Korsan Kenti olan Olympos’un ortasından geçen Olympos Çayı denize bağlanıyor. Bu çay tarihte korsanlar için çok iyi bir korunak yeri olmuş. Olympos, Likya Birliği şehirlerinden biriyken önce Roma’ya sonra Bizans ve Osmanlı’ya ev sahipliği yapmış.

Müzekart ile giriş yapabileceğin antik kentte kaya mezarları, mozaikli kilise, tiyatro ve tapınak görebilirsin. Görebileceğin benim için en ilgi çekici yapı ise Kaptan Eudomus'un lahidi ve bu kısımda okunabilen şiir. Karadan denize doğru ilerleyerek gezebileceğin antik kentin sonunda ise ziyaretçileri yüksek dağların bir yanında duvar gibi durduğu sahil karşılıyor. Bu sayede antik kent gezinin bitiminde denize atlayarak serinleme şansın var.

8- Patara Antik Kenti, Antalya

2020 yılının ülke tanıtım yüzü olarak seçilen Patara Antik Kenti, arkeolojide emeğin ve sabretmenin en güzel meyvelerinden biri. Likya Birliği’nin başkenti olan Patara’da tarihteki ilk demokrat meclis binasını ve Osmanlı’nın ilk telsiz telgraf istasyonunu görebilirsin. Ayrıca orijinal taşlarıyla ayağa kaldırılan Neron Deniz Feneri de antik kentin etkileyici yapılarından biri. Tıpkı Olympos’ta olduğu gibi Patara’da da antik kent gezinin sonunda denize girebilirsin. Patara Plajı, Türkiye’nin en uzun plajlarından biri olmasının yanı sıra yüksek kum tepeleri ve caretta caretta yuvaları da bulunduruyor.

9- Sagalassos Antik Kenti, Burdur

Burdur’un Ağlasun ilçesinde yer alan Sagalassos, Roma İmparatorluğu’nun en önemli şehirlerinden biri. Antik dönemde Psidia olarak bilinen bölgede yer alan kent UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunuyor. M.Ö. 1000 yılından itibaren bölgede yerleşim olduğu düşünülmekte. Kent, zengin maden yatakları, konumunun güvenliği, doğal su kaynaklarının çokluğu gibi sebeplerle çok uzun süre gözde şehir olabilmiş. Sagalassos’ta bulunan Antoninler Çeşmesi binlerce yıl geçmesine rağmen akmaya devam ediyor.

10- Perge Antik Kenti, Antalya

Hitit Dönemi’nde varlığını sürdürdüğü düşünülen Perge Antik Kenti, Antalya’nın 17 kilometre doğusundaki Aksu ilçesinde konumlanmış bir tarihi alan. Tarihi kentte yapılan kazıda çıkarılan ve Perge heykeltıraşlığını en iyi şekilde yansıtan eşsiz heykeller bugün Antalya Müzesi’nde sergileniyor. Şehirdeki hem 15 bin kişilik tiyatro hem de kentin yapıtaşlarından stadyum oldukça iyi korunmuş. Bu, Perge Antik Kenti’ni gezmeyi keyifli kılan etmenlerden yalnızca biri. Hristiyanlık açısından da önem arz eden antik kent, geçmişte Hristiyanlığın önemli figürlerinden Aziz Paul tarafından da ziyaret edilmiş bir yapı.

11- İnsuyu Mağarası, Burdur

1965 yılında turizme açılan ve ülkemizde turizme açılan ilk mağaralardan biri olma unvanına sahip İnsuyu Mağarası, Antalya-Burdur Yolu üzerinde yer alıyor. Deniz seviyesinden 900 metre yükseklikteki mağaranın uzunluğu yaklaşık 600 metre. Mağarada karstik yapının zamanla erimesi sonucu oluşan sarkıt ve dikitler görenlerin beğenisini kazanıyor. İçerisinde karbonatlı maden suyu bulunan İnsuyu, ülkemizin doğal sit alanı ilan edilmiş yerlerinden biri.

12- Hadrian Kapısı, Antalya

Üçkapılar ve Mermer Kapı adlarıyla da bilinen Hadrian Kapısı, Antalya sınırlarının içerisinde yer alan tarihi yapılardan biri. Roma İmparator’u Hadrianus’un Antalya ziyareti hatırına yapılan üç gözlü Hadrianus Kapısı, üzerindeki Latince kitabe ile ilgi çekiyor. Kapıdan günümüze yalnızca kitabe kalmış durumda. Pamfilya bölgesinin en güzel kapısı olarak bilinen Hadrian Kapısı o dönem bölgede yer alan tüm medeniyetlerden izler taşımakta.

13- Xanthos Antik Kenti, Antalya

Likyalıların başkenti ve idare merkezi olan Xanthos Antik Kenti, o dönemde Xanthos Çayı olarak bilinen Esen Çayı’na hakim iki tepe üzerine kurulmuş. Likyalılardan sonra Romalıların da yerleşim yeri olan Xanthos’un tepeleri de bu iki uygarlığa göre adlandırılmış. Surlarla çevrili olan tepelerden Likya Akropolü iken daha yüksek ve geniş olan ise Roma Akropolü olarak biliniyor. Xanthos, Romalılardan sonra Bizans İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiş ve o dönemde de Bizans’ın piskoposluk merkezi olmuş. Günümüzde tüm bu uygarlıklardan kalan eserleri görebileceğin antik kente giriş Müzekart ile ücretsizken Müzekart’ı olmayanlar için 17,5 TL.

14- Letoon Antik Kenti, Muğla

Likya Uygarlığı’nın dini merkezi olan Letoon Antik Kenti, Türkiye’deki tarihi yerler arasında en önemli olanlardan. Xanthos Antik Kenti ile birlikte UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Letoon Antik kentinin merkezinde 3 tapınak bulunuyor. Bu tapınaklardan biri antik kentin de adını aldığı Ana Tanrıça Leto’ya ait. Diğer ikisi de bereket tanrıçası Artemis ve güneş tanrısı Apollon’a ithaf edilmiş. Letoon Antik Kenti, aynı zamanda Likya Yolu rotası üzerinde bulunuyor. Bu nedenle bu yolu yürüyenler tarafından sıklıkla tercih ediliyor. Müzekart geçen antik kenti Müzekart’ın yoksa 12 TL giriş ücreti ödeyerek gezebilirsin.

15- Myra Antik Kenti, Antalya

Antalya’nın Demre ilçesinde konumlanan Myra Antik Kenti, Likya Uygarlığı dönemindeki en büyük altı kentten biri. Bu antik kentte Likyalıların yaşadıkları yerlerde çok sık görülen ahşap ev mimarisini taşıyan kaya mezarlarının en ilginç örneklerini görebilirsin. “Yüce Ana Tanrıça’nın Yeri” anlamına gelen Myra, aynı zamanda yabancı turistler tarafından Santa Klaus olarak tanınan Noel Baba ile ilişkilendirilen Aziz Nikoloas’ın yaşamını sürdürdüğü antik kent. Bizans İmparatorluğu’nun hakimiyeti altındayken inşa edilen Aziz Nikolaos Kilisesi, Hristiyanlık için çok önemli bir yere sahip ve birçok Hristiyan hac ziyareti için buraya geliyor. Sen de bu antik kenti görmek istersen giriş ücreti 55 TL. Eğer Müzekart’ın varsa ücretsiz bir şekilde girebilirsin.

(*)Kaynak: https://www.enuygun.com/bilgi/turkiye-deki-en-populer-tarihi-yerler/?utm_source=newsletter&utm_medium=email&utm_campaign=seyahat&utm_term=22092022&dn_channel=email&dn_send_id=1490

Editör: TE Bilisim