Meme kanseri, gelişmiş ülkelerde akciğer kanserinden sonra kadınlarda ek sık rastlanılan kanser türü olarak öne çıkıyor. Yapılan araştırmalar meme kanserinin dünyada ortalama her 8 kadından birinde görüldüğüne işaret ediyor. Bu hastalık her yaşta görülse de en fazla 40 yaş ve 50-60 yaş arasındaki kadınları tehdit ediyor. Meme kanserinde, hastalıkta kadının birinci derece yakınında meme kanseri öyküsü olmasının çok önemli olduğunu anlatan Medline Adana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Onur Bora Aslan, “Özellikle annenin veya kardeşin menopoz dönemi öncesi meme kanserine yakalanması durumunda risk artar. Yüksek riskli gruptaki bu kişiler mutlaka uzman hekim takibinde olmalıdırlar. Ancak vakaların çoğunda aile öyküsü bulunmadığını da akıldan çıkarmamak gerekir” diyerek meme kanseri farkındalık ayı nedeniyle açıklamalarda bulundu. Vakaların çoğunda aile öyküsü bulunmuyor Günümüzde meme kanseri hakkındaki bilinç düzeyi her ne kadar artmış olsa da yine de istenen seviyede olmadığını ifade eden Dr. Onur Bora Aslan, “Birçok kişi meme kanserinin tamamen ailesel geçişli olduğunu düşünse de meme kanseri tanısı alan hastaların önemli bir çoğunluğunda aile öyküsü olmadığını unutmamak gerekiyor. Ailevi ya da genetik geçişli meme kanserleri, tüm meme kanserlerinin sadece yüzde 15-20’sini oluşturuyor. Bu nedenle rutin kontroller ihmal edilmemelidir” diyor. Erken teşhis için 3 altın kural Erken teşhiste çok önemli bir rol oynayan mamografik tarama, hekim muayenesi ve kendi kendini muayene etme, ihmal edilmemesi gereken 3 altın kural olarak geçerliliğini günümüzde de koruyor. İstatistiklere göre dünyada her yıl 1.7 milyon kadının meme kanserine yakalandığını söyleyen Dr. Onur Bora Aslan, tüm kanser türlerinde olduğu gibi meme kanserinde de erken teşhisin hastalıkla mücadelede hala en önemli faktör olduğunu vurguluyor. Kadınlara büyük görev düşüyor “Memede ele gelen kitle kanserinin en önemli belirtisidir. Meme başından kanlı akıntı, meme başında kaşıntılı bir lezyonun bulunması, meme cildinde veya meme başında çekinti de kanserin diğer önemli belirtileri arasında yer alır. Koltuk altında şişlik, memede ödem ya da yara bulunması ise hastalığın ilerlediğine işaret eder. Bu nedenle erken teşhis konusunda en büyük görev kadınlarımıza düşmektedir. Hiçbir meme yakınması olmayan kadınların 20-40 yaş arasında düzenli olarak kendi kendini muayene ve yıllık hekim kontrollerini aksatmamaları gerekir. 40 yaşından sonra ise elle muayeneye, düzenli hekim kontrollerinin yanı sıra yıllık mamografi taraması da eklenmelidir” diyen Dr. Onur Bora Aslan, risk grubunda yer alan kadınların ise uzman bir hekime başvurarak mutlaka uygun takip periyodlarını belirlemesi gerektiğini söylüyor. Tedavide başarı şansı yüksek Bazı hastalarda meme kanseri belirtilerinin hiçbirinin görülmediğini ve kanserin yalnızca mamografi incelemesiyle tespit edilebildiğini de kaydeden Dr. Onur Bora Aslan, bu kanser türünde tedavideki başarı şansının erken teşhis ile günümüzde yüzde 90’lara ulaştığını hatırlatıyor.