ABDULLAH ŞANLIDAĞ

[email protected]

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin helikopter suikastına ilişkin açılan dava 14 yıldır Kahramanmaraş’ta devam ediyor. Normal ölüm mü, suikast mı belli değil.

Yazıcıoğlu davası, aslında bu düzenin çözülmesi, daha önceki bir kısım faili meçhul olayların aydınlanması anlamına gelirdi. Yazıcıoğlu davası da, içerisinde birçok gizemli olayları ve kişileri barındırıyor. Arkasında, kim bilir kimler var? Fetö var, PKK var, rütbeli askerler var. Var da var. Bir gazeteci olarak merhum Yazıcıoğlu’nun Kahramanmaraş’ta devam eden davanın tüm duruşmalarına katıldım. Göksun’ un Keş Dağı’nda 25 Mart 2009’da düşen helikopterde bulunan BBP Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Sivas Belediye Meclisi Üyesi Adayı Murat Çetinkaya, İHA muhabiri İsmail Güneş ve pilot Mustafa Kaya İstektepe’nin hayatını kaybetmesiyle ilgili soruşturmaya FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve örgüt yöneticilerinin talimatları doğrultusunda müdahale ederek, örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirdikleri iddiasıyla 19 kişinin yargılandığı davanın 11. duruşması görüldü. Gelinen süreçte hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Merhum Yazıcıoğlu›nun eşi ve çocukları, dava arkadaşları, Kahramanmaraş 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya gelip gitmekten artık yoruldular. Dava rutinleşti, hiçbir heyecan vermiyor. Çünkü bugüne kadar dava, ana dosya üzerinden değil, kıytırık şahıslar üzerinden yürütüldü.

TEKBİS üzerinden saatlerce süren görüşmelerden elde edilen sonuç, koskoca bir hiç. 2009’da helikopterin kaza mahalline giden ve bugün o helikopterin kara kutusunu sökmekle itham edilen kişilerle, ne hazindir ki aradan 7 yıl geçtikten sonra Fetö darbe girişiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişiminde bulunanlar aynı kişiler. Yani 2009 yılında Yazıcıoğlu’nun bindiği helikopterin kara kutusunu söken kişilerle 2016 yılında Fetö darbesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişiminde bulunanlar, aynı kişiler.

Devam edelim. Peki, Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının helikopter kazası, eğer normal bir kazadan ibaret değil de tarafların iddia ettiği gibi bir suikastsa, bu durumda suçlular kim? Bu sır perdesi nereye kadar sürecek? Asıl soru da şu: Dava neden bir bütün olarak devam etmiyor da, dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü üzerinden yürüyor? Davaya Fetö’cüler dahil edilmemiş olsaydı, dönemin Kayseri Valisi ile Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğünde görevli istihbarat şube müdürünün çelişkili ifadelerini yıllarca dinleyip duracaktık.

Vali, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurtarılıp Kayseri Devlet Hastanesi’ne doğru getirildiğini ifade etmişti. Devletin valisi neden yalan söylesin? O halde birileri valiyi yanılttı. Helikopterin düştüğü alana hiç kimse yaklaştırılmadı ve alakası olmayan bölgelerde arama yapıldı. Gelelim asıl soruya. Muhsin Yazıcıoğlu kimdir? Omurgalı ve dik duruşuyla tanıdığımız, geçmişi MHP kökenli bir siyasetçi. Lafını eğip bükmeyen, elif gibi doğru, cesaretli, yiğit bir lider. Partisinin oy oranı yüzde beşleri dahi görmedi ama özgül ağırlığı fazlaydı. Tüm bunlar Yazıcıoğlu’nu ortadan kaldıracak sebepler değildir. Merhumun kayda değer başka bir vasfı olmalı ki, içerdeki ve dışarıdaki mekanizmaların eylemine değsin. Yazıcıoğlu neden ortadan kaldırıldı? Yürüdüğü yol, izlediği politika, tetiklediği siyasi enerji sisteminin tabularına, kurucu taşlarına dokunuyor olabilir mi? Acaba FETÖ ve onları tehdit eden ne tür bilgilere sahipti ki, bu işin içinden de onlar çıktı? Ya da Kuzey Irak’taki yapılanmalarda ne tür bir rolü vardı? Bunun için öldürülmüş olabilir mi?

Tüm bu soruların cevabını, 14 yıldır Kahramanmaraş’ta devam eden dava neticelendiğinde öğreneceğiz. Tabi davanın sır perdesi aralanırsa.. Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının helikopter kazası, sıradan bir kaza ve normal ölümdür denirse, yukardaki sorularımızın cevabını hiçbir zaman öğrenememiş olacağız. Ama benim kişisel kanaatim, Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düşürüldüğü yöndedir. Eğer Yazıcıoğlu olayının arkasında örgütlü bir yapı varsa, bu bir kaza değil suikasttır. Aydınlanması da çok sürer. Belki de hiçbir zaman o örgütlü yapının ve arkasındaki güçlerin kimler olduğunu öğrenemeyeceğiz. Cep telefonunun sinyalleriyle çok rahat bir şekilde Yazıcıoğlu ve arkadaşlarına ulaşabilirdik ama gizli bir el, ekipleri sürekli başka yerlere yönlendirdi. Bölgeyi çok iyi bilen çobanlar ve köylüler, bilinçli bir şekilde alandan uzaklaştırıldı. Suikasta ışık tutan çok fazla nirengi noktası var. Ailesine, dava arkadaşlarına sabırlar diliyorum. Bir gün bu topraklarda mutlaka adaletin hakim olacağına inanıyoruz. Belki biraz daha gecikecek ama sonucun inşallah hayırla neticeleneceğine inanıyoruz. Şimdilik 19 şüphelinin yargılandığı Yazıcıoğlu davasının duruşması uzayıp duruyor. İnsanı canından bezdiren bu davalar hakkında Abdurrahim Karakoç şunları dile getirmişti:

Gene tehir etme üç ay öteye

Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.

Otuz yıl da babam düştü ardına

Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.

......

Kabahat sizde mi, kanunlarda mı?

Şaşırdım billâhi yolu yordamı..

Kızma sözlerime alam kadanı

Sıkıntıdan içim doldu hâkim beğ.

Mülkün temeliydi adalet hani? ...

Bizim hak temelde saklı mı yani?

Çıkartıp da versen kim olur mâni?

Yoksa hırsızlar mı çaldı hâkim beğ?!

https://www.yeniakit.com.tr