<p class="MsoNoSpacing">Bu sûre Mekke'de nâzil olmuştur, sadece üç âyetinin (68, 69, 70) Medine'de nâzil olduğu hakkında bir rivayet vardır.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">77 (yetmişyedi) âyettir. Sûre, adını ilk âyetinde geçen "el-furkan" kelimesinden alır. "Furkan", hakkı bâtıldan ayırdeden demektir ve Kur'an-ı Kerim'in isimlerindendir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">1. Âlemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e Furkan'ı indiren, Allah, yüceler yücesidir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">2. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur.O bir çocuk edinmemiştir,mülkünde ortağı yoktur .Her şeyi yaratmış, ona ölçü , biçim ve düzen vermiştir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">3. (Kâfirler) O'nu (Allah'ı) bırakıp, hiçbir şey yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, kendilerine bile ne zarar ne de fayda verebilen, öldürmeye, hayat vermeye ve ölüleri yeniden diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen tanrılar edindiler.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">4. İnkâr edenler: Bu (Kur'an), olsa olsa onun (Muhammed'in) uydurduğu biryalandır. Başka bir zümre de bu hususta kendisine yardım etmiştir, dediler. Böylece onlar hiç şüphesiz haksızlığa ve iftiraya başvurmuşlardır.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">5. Yine onlar dediler ki: (Bu âyetler), onun, başkasına yazdırıp da kendisine sabah-akşam okunmakta olan, öncekilere ait masallardır.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">6. (Resûlüm!) De ki: Onu göklerde ve yerdeki gizlilikleri bilen Allah indirdi. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">7. Onlar (bir de) şöyle dediler: Bu ne biçim peygamber; (bizler gibi) yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı!</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">8. Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya içinden yeyip (meşakkatsizce geçimini sağlayacağı) bir bahçesi olmalıydı. (Ayrıca) o zalimler (müminlere): Siz, ancak büyüye tutulmuş bir adama uymaktasınız! dediler.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">9. (Resûlüm!) Senin hakkında bak ne biçim temsiller getirdiler! Artık onlar sapmışlardır ve (hidayete) hiçbir yol da bulamazlar.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">10. Dilerse sana bunlardan daha iyisini, altlarından ırmaklar akan cennetleri verecek ve sana saraylar ihsan edecek olan Allah'ın şanı yücedir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">11. Onlar üstelik kıyameti de yalan saydılar. Biz ise, kıyameti inkâr edenler için alevli bir ateş hazırladık.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">12. Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">13. Elleri boyunlarına bağlı olarak onun (cehennemin) dar bir yerine atıldıkları zaman, oracıkta yokoluvermeyi isterler.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">14. (Onlara şöyle denir:) Bugün (yalnız) bir defa yok olmayı istemeyin; aksine birçok defalar yok olmayı isteyin!</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">15. De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takvâ sahiplerine vâdedilen ebedilik cenneti mi? Orası, onlar için bir mükâfat ve (huzura kavuşacakları) bir varış yeridir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">16. Onlar için orada ebedî kalmak üzere diledikleri her şey vardır. İşte bu, Rabbinin üzerine (aldığı ve yerine getirilmesi) istenen bir vaaddir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">17. O gün Rabbin onları ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri toplar da, der ki: Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar?</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">18. Onlar: Seni tenzih ederiz. Seni bırakıp da başka dostlar edinmek bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve atalarına o kadar bol nimet verdin ki, sonunda (seni) anmayı unuttular ve helâki hak eden bir kavim oldular, derler.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">19. (Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denir:) İşte (taptıklarınız), söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne (azabınızı) geri çevirebilir, ne de bir yardım temin edebilirsiniz. İçinizden zulmedenlere büyük bir azap tattıracağız!</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">20. (Resûlüm!) Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de hiç şüphesiz yemek yerler, çarşılarda dolaşırlardı. (Ey insanlar!) Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık; (bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin her şeyi hakkıyla görmektedir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">21. Bizimle karşılaşmayı (bir gün huzurumuza geleceklerini) ummayanlar: Bize ya melekler indirilmeliydi ya da Rabbimizi görmeliydik, dediler. Andolsun ki onlar kendileri hakkında kibire kapılmışlar ve azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">22. (Fakat) melekleri görecekleri gün, günahkârlara o gün hiçbir sevinç haberi yoktur ve: (Size, sevinmek) yasaktır, yasak! diyeceklerdir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">23. Onların yaptıkları her bir (iyi) işi ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz (değersiz kılarız).</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">24. O gün cennetliklerin kalacakları yer çok huzurlu ve dinlenecekleri yer pek güzeldir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">25. O gün gökyüzü beyaz bulutlar ile yarılacak ve melekler bölük bölük indirileceklerdir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">26. İşte o gün, gerçek mülk (hükümranlık) çok merhametli olan Allah'ındır. Kâfirler için de pek çetin bir gündür o.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">27. O gün, zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım!</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">28. Yazık bana! Keşke falancayı (bâtıl yolcusunu) dost edinmeseydim!</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">29. Çünkü zikir (Kur'an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">30. Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">31. (Resûlüm!) İşte biz böylece her peygamber için suçlulardan düşmanlar peydâ ettik. Hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">32. İnkâr edenler: Kur'an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi? dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayırarak) okuduk.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">33. Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, (onun karşılığında) sana doğrusunu ve daha açığını getirmeyelim.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">34. Yüzükoyun cehenneme (sürülüp) toplanacak olanlar; işte onlar, yerleri en kötü, yolları en sapık olanlardır.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">35. Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik, kardeşi Harun'u da ona yardımcı yaptık.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">36. "Ayetlerimizi yalan sayan kavme gidin" dedik. Sonunda, (yola gelmediklerinden) onları yerle bir ediverdik.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">37. Nuh kavmine gelince, peygamberleri yalancılıkla itham ettiklerinde onları, suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. Zalimler için acıklı bir azap hazırladık.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">38. Ad'ı, Semûd'u, Ress halkını ve bunlar arasında daha birçok nesilleri de (inkârcılıklarından ötürü helâk ettik).</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">39. Onların her birine (uymaları için) misaller getirdik; (ama öğüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">40. (Resûlüm!) Andolsun (bu Mekkeli putperestler), belâ ve felâket yağmuruna tutulmuş olan o beldeye uğramışlardır. Peki onu görmmüyorlar mıydı? Hayır, onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">41. Seni gördükleri zaman: "Bu mu Allah'ın peygamber olarak gönderdiği!" diyerek hep seni alaya alıyorlar.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">42. "Şayet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten bizi neredeyse tanrılarımızdan saptıracaktı" diyorlar. Azabı gördükleri zaman, asıl kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler!</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">43. Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Sen (Resûlüm!) ona koruyucu olabilir misin?</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">44. Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">45. Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı. Sonra biz güneşi, ona delil kıldık.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">46. Sonra onu (uzayan gölgeyi) yavaş yavaş kendimize çektik (kısalttık).</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">47. Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kılan, gündüzü de dağılıp çalışma (zamanı) yapan, O'dur.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">48. Rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O'dur. Biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve nice insanlara su vermek için gökten tertemiz su indirdik.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">49. Rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O'dur. Biz, ölü toprağa can vermek, yarattığımız nice hayvanlara ve nice insanlara su vermek için gökten tertemiz su indirdik.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">50. Andolsun bunu, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşitli şekillerde anlatmışızdır; ama insanların çoğu ille nankörlük edip diretmiştir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">51. (Resûlüm!) Şayet dileseydik, elbet her ülkeye bir uyarıcı (peygamber) gönderirdik.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">52. (Fakat evrensel uyarıcılık görevini sana verdik..) O halde, kâfirlere boyun eğme ve bununla (Kur'an ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir savaş ver!</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">53. Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O'dur.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">54. Sudan (meniden) bir insan yaratıp onu nesep ve sıhriyet (kan ve evlilik bağından doğan) yakınlığa dönüştüren O'dur. Rabbinin her şeye gücü yeter.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">55. (Böyle iken inkârcılar) Allah'ı bırakıp kendilerine ne fayda ne de zarar verebilen şeylere kulluk ediyorlar. İnkârcı da Rabbine karşı uğraşıp durmaktadır.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">56. (Resûlüm!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">57. De ki: Buna karşılık, sizden, Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen kimseler (olmanız) dışında herhangi bir ücret istemiyorum.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">58. Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını O'nun bilmesi yeter.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">59. Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden (ona hükmeden) Rahmân'dır. Bunu bir bilene sor.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">60. Onlara: Rahmân'a secde edin! denildiği zaman: "Rahmân da neymiş! Bize emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç!" derler ve bu emir onların nefretini arttırır.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">61. Gökte burçları var eden, onların içinde bir çerağ (güneş) ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">62. İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de O'dur.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">63. Rahmân'ın(has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kimseler onlara laf attığında (incitmeksizin) "Selam!" derler (geçerler);</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">64. Gecelerini Rablerine secde ederek ve kıyam durarak geçirirler.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">65. Ve şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">66. Orası cidden ne kötü bir yerleşme ve ikamet yeridir!</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">67. (O kullar), harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">68. Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, günahı (nın cezasını) bulur;</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">69. Kıyamet günü azabı kat kat arttırılır ve onda (azapta) alçaltılmış olarak devamlı kalır.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">70. Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulunanlar başkadır; Allahı onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">71. Kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">72. (O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">73. Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar;</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">74. (Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! derler.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">75. İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">76. Orada ebedî kalacaklardır. Orası ne güzel bir yerleşme ve ikamet yeridir.</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing">77. (Resûlüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkârcılar! Size Resûl'ün bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; onun için azap yakanızı bırakmayacaktır!</p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing"></p> <p class="MsoNoSpacing"><b><a href="http://www.kuranikerim.com/mdiyanet/furkan.htm">http://www.kuranikerim.com/mdiyanet/furkan.htm</a> </b></p>