Cumhuriyet: Bir Milletin Yeniden Doğuşu
AKİF ARSLAN
Her 29 Ekim sabahı, aynı heyecan, aynı gurur, aynı minnettarlıkla uyanırız. Sokaklar kırmızı beyaza bürünür, çocukların yüzlerinde bayraklar, kalplerimizde Mustafa Kemal’in sesi yankılanır:
“Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun idare, Cumhuriyet idaresidir.”
Cumhuriyet sadece bir yönetim biçimi değildir. O, yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden doğan bir milletin özgürlük ilanıdır. Anadolu’nun yorgun topraklarında yeşeren bir umudun, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözleriyle ete kemiğe bürünmüş hâlidir.
Düşman işgaline uğramış bir vatan, yoksullukla boğuşan bir halk ve geleceğini kendi elleriyle yeniden kurmaya kararlı bir önder... 1923’te atılan imza, sadece bir devletin kuruluşunu değil, bir zihniyet devrimini de müjdeliyordu. Artık halk, kendi kaderinin sahibiydi.
Cumhuriyet, kadının toplumda yer bulduğu, eğitimin her çocuğun hakkı sayıldığı, bilimin rehber kabul edildiği bir çağın kapılarını araladı. Bugün hâlâ o ışığın altında yürüyoruz.
Belki farkında değiliz ama her özgür düşünce, her bilimsel buluş, her sanat eseri, her okula giden çocuk — hepsi Cumhuriyet’in bize bıraktığı emanettir.
Bu yüzden 29 Ekim sadece bir tarih değildir;
Bir teşekkür günüdür.
Bir yeniden doğuştur.
Bir sözleşmedir:
“Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğimize ant içeriz.”
Bugün bayrağımıza bakarken, sadece bir renk görmeyiz. Gördüğümüz şey, bir milletin onurudur.
Ve o onuru korumak, her birimizin görevidir.
Yaşasın Cumhuriyet!
Kutlu olsun 29 Ekim!