Şimdi tam zamanı mı?

Evet,  zamanı!

**

Dini; günlük hayatımıza nasıl da uyduruyoruz.

Biz dine değil, dini kendimize göre uyarlıyoruz. Bu yüzden de iflah olmaz bir girdabın içinde yuvarlanıp gidiyoruz.

Malum.

Müslümanın iki dini bayramından biri olan Kurban Bayramı’na sayılı günler var.

Dini hükümlere göre; kurban kesmenin kuralları olacak. Ki, kurban olayı 50-100 yıllık değildir. Yıllara sari bir şekilde binlerce yıldır süre geliyor.

İslam dini için kurban, Hz. İbrahim ile başlar. Anlatılan gelen bir olaydır. Hz. İbrahim, adağını yerine getirmek için oğlu Hz. İsmail’i kurban edecektir.

Sonra kurbanın kuralları, ibadet şekli Kur’an’da ve Peygamberimizin hadisleri ile sabit olmuştur.

**

Peki bugün kurban ibadetini yerine getirmenin şartlarını biliyor muyuz?

Herkes bu ibadetle hükümlü müdür, bilinmiyor ama zengin-fakir bir kurban kesme telaşında.

Elbette konunun uzmanı olan ilahiyatçılar anlatıyor. Ama bu anlatımı kimler dinliyor ki?

Herkeste bir telaş, bir sıkıntı…

**

Elbette konum bu değil.

İnsanın yaşaması için bazı şartların oluşması gerekiyor. Nefes alma, su kullanma, yeme gibi Yaradan tarafından kuluna bahşedilen nimetler var.

Nefes alıyoruz. Aldığımız havanın kalitesine bakmadan da yaşıyoruz. Hava kirleniyor mu, sağlıklı oksijen soluyor muyuz? Bakmıyoruz bile…

Su kullanma… İnsanoğlu kadar diğer (bitkiler, hayvanlar) canlılar için de olmaz ise olmaz… Peki suyu nasıl temin ediyoruz?

Ya yeme işlemi… Bunun içinde bir emek sarf etmemiz gerekiyor.

**

Su ve beslenme artık günümüzde canlının ekonomik gücü ile eşdeğer hale geldi.

Suyu içme, temizlenme, ibadet için abdest alma…

Bugün işyerlerimizin çoğunda, evlerimizin tamamında su var.

Ve insanoğlu bu su için de belli bir bedel ödüyor.

Suyun kaynaktan başlayarak kullanıma sunulmasına kadar geçen evrede bir gider oluşuyor ve bunun için de insanlar bu gideri karşılıyor.

Bazı beldelerde ucuz, bazı beldelerde pahalı ama bir gideri var.

Eskiden bu yana toplumlar, suyun olduğu yerde hayat bulmuşlar ve hayatlarını devam ettirmişlerdir.

**

Yıllardır da insanlar suyun bulunduğu bölgeye gidemiyorsa, su insanların bulunduğu bölgeye çeşitli vasıtalarla getiriliyor.

Su kaynağı temin ediliyor. Kimi zaman kaynaklardan, kimi zaman oluşturulan barajlardan, kimi zaman kuyulardan su sağlanıyor ve insanoğlunun hizmetine sunuluyor.

Tarlada, bahçede yetişen meyveler-sebzeler-baklagiller için de su gerekiyor. Sadece yağmur suyu yetmiyor çünkü…

Ağaç için fidan diktiğinizde can suyu verirsiniz önce. Sonra da zaman içinde hem yağmur suları hem sulama ile fidanlar büyük ve birer devasa ağaç olurlar.

Bugün soflarda tükettiğimiz tüm tüketim maddeleri için su gerekiyor.

İnsanoğlunun sabit bir noktada ve toplu yaşama girişmesinden sonra da su gideri oluşmaktadır.

**

Su giderini karşılayamayanları evinde akan suları, idare tarafından kesiliyor.

Sadece su değil ya mesele.

Bir de aydınlatma var, gelişen teknoloji ile edinilen aletlerin kullanıldığı ve elektrik enerjisi tüketiliyor.

Su ile, kömür ile, güneş ile, rüzgar ile elektrik enerjisi oluşturuyor ve bu da bir gidere tabidir.

Elektrik borcunu karşılayamayan insanların da elektriği kesiliyor.

Ki, son dönemin modern yakıt türü olan doğalgaz için de aynı sistem var. Yani doğalgaz evinize kadar gelmiş, ocakta, banyoda, ısınmada kullanıyorsunuz ve bedelini ödemezseniz kesiliyor.

**

Peki:

Su faturasını ödemezseniz suyunuz kesiliyorsa.

Elektrik bedeli ödenmediğinde elektrikleriniz kesiliyorsa.

Doğalgaz giderini karşıyamadığınızda gazınız kesiliyorsa.

İnsan nasıl yaşayacak?

Bunları ödemek için de çalışmanız gerekiyor. Çalışmıyor ya da çalıştığınızda hakettiğiniz verilmiyorsa yaşam nasıl sürdürülecek?