SDG Terör Örgütüne Dikkat! (1)

PROF. DR. TAMER ÜSTÜNER (*)

Türk devleti “Terörsüz Türkiye” eşiğinden geçmiştir. Türkiye sınırları içerisinde artık Terörün “T” sini görmeyeceğiz. Tabiki 40 yıllık terörün sona erdirilmesinde; Türkiye’nin herşeyden önce ekonomik olarak belirli bir güce erişmesi en önemli faktördür. Bu faktörün yanı sıra Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine dahil edilen İHA, SİHA, Füze rampaları, Zırhlı araçlar, Askeri silah ve mühimmatların yanı sıra elde edilen hava, deniz harp silahları yani kısaca top yekün Türk Ordusu NATO içerisinde ve Avrupa’da çok güçlü bir konuma gelmeside Teröristleri ve bunları yöneten-organize eden devletleride çaresiz bırakmıştır. Tabi ki Ülke yönetiminde siyasi istikrar, hükümetin kararlı duruşuda teröristleri büyük umutsuzluğa düşürmüştür.

Sayın Cumhurbaşkanı, Dışişleri bakanı, Milli Savunma Bakanı ve MİT başkanı NATO, AB, AP, BM gibi uluslararası Platformlarda, terör sevici Başkanların yüzü yüzüne açık ve net şekilde Türkiye Terörle Mücadelede kararlılık mesajları vermeleri de bu devletlerin elini zayıflatmıştır. Ama bu ülkelerde hala ayak direten ABD, İsrail, Fransa, Almanya ve İngiltere var bunlar hala alenen Irak, Suriye ve İran gibi ülkelerde teröristlerin varlığını korumaya çalışıyor.

Terör Örgütlerin nasıl kurulduğu, nasıl isim değiştirdiğini, kılıktan kılığa nasıl girdiklerine ve Taşeron ülkelere nasıl hizmet ettiklerine bir bakalım!

Başta ABD, Rusya, Fransa, Almanya ve İngiltere gibi emperyalist ülkeler Ortadoğuya girebilmek için bir bahane bir sebep yaratmaları gerekiyordu. Bunun için Suriye’deve Irak’ta Irak Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) sözde İslami terör örgütü kurdular. Bu emperyalistler Müslüman Arapları çok seviyorlar ya! Bunları IŞİD terör örgütünden korumak için YPG’yi kurdular. Oysa buraya geliş amaçlarını ve planlarını ne için yaptıklarını Türkiye çok iyi biliyordu…Türkiye'nin Suriye stratejisinde en önemli tehdit olarak gördüğü YPG, NATO üyeleri de dahil birçok ülke için Irak Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) karşı savaşın en önemli aktörü oldu, birçok Avrupa ülkesinde ve ABD'de, siyasi kanadının temsilcilikleri açıldı. Peki yerel bir güç olarak kurulan ve kamuoyuna kurulduğu 2012'de açıklanan YPG bugüne nasıl geldi?Demokratik Birlik Partisi (PYD), 2003'te Suriye'de kuruldu. Kuruluş bildirisinde PKK lideri Öcalan'ın ifadelerine de yer veriliyor; Suriye'nin kuzeyi için "kutsal Rojava" deniliyordu. Irak, Suriye gibi ülkeleri içten içe vurmak için bu topraklarda maaşlarından, silahlı eğitimlerine ve mühimmatlarına varıncaya kadar yukarda sözü edilen terör sevici ülkeler tarafından karşılanıyordu. Amaç bu ülkeleri “böl, parçalara ayır ve sonra da yut” politikası ile bugüne kadar varlıklarını bölgede sürdürdüler ve bundan sonrada devam edeceklerdir.

2011'de Suriye'de iç savaş başladı ve PYD de birçok muhalif grup gibi, 2012'de silahlı örgütünü oluşturduğunu duyurdu: Halk Savunma Birlikleri (YPG).Savaşın ilk aylarında Suriye ordusu kuzeyden çekilince YPG burada savaşmadan hakimiyet kurmuş oldu. Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye sınırındaki Afrin, Kobani ve Kamışlı'daki devlet binalarının çoğuna PYD bayrakları çekildi.YPG, Ocak 2013'ten itibaren sınır bölgesinde Suriyeli muhaliflerle savaşmaya başladı ve topraklarını genişletti.Tam bir yıl sonra, Ocak 2014'te de PYD Kobani, Kamışlı ve Afrin'de özerklik ilan etti. Aynı sıralarda IŞİD, sınırda Türkiye destekli muhaliflerin kontrolündeki bölgelere saldırdı ve YPG kontrolü dışındaki bölgelerin çoğunu ele geçirdi.

IŞİD, Eylül 2014'te ilk kez YPG'nin olduğu bir bölgeye, Kobani'ye saldırmaya başladı. Dönemin ABD Başkanı Barack Obama yönetimi, Suriye'deki bir gruba IŞİD'e karşı savaşması silah yardımı yapmaya başladı. Kobani'deki YPG birliklerine havadan silah yardımı yapıldı.Türkiye bu yardımlara sert tepki göstermişti. Ancak yoğun baskılar sonucu, YPG'ye destek vermek isteyen Peşmerge'nin Habur Sınır Kapısı'ndan girerek kendi toprakları üzerinden Kobani'ye girişine izin verdi.O dönem PKK ile yürütülen çözüm süreci de devam ediyordu. PYD'nin o dönemki lideri Salih Müslim, Türkiye'ye birkaç kez gelerek yetkililerle görüşmüştü. Ancak Ankara, YPG'nin PKK ile aynı örgüt olduğunu söylüyor ve dünyaya YPG'yi de "terör örgütleri listesine alması" çağrısı yapıyordu.

ABD tarafından buna karşı ilk açıklama, silah yardımı başladıktan birkaç gün sonra, Dışişleri Bakanlığı'nın o dönemki sözcüsü Harf'ten geldi. Harf, PYD'yi "terör örgütü olarakgörmediklerini" açıkladı.Kobani'deIŞİD'i mağlup eden YPG, ABD'den aldığı desteği sürdürdü. ABD'den hem maddi yardım hem de tırlarla silah yardımı alan YPG, bir süre sonra eğitim ve danışmanlık da almaya başladı ve Fırat'ın doğusunda Türkiye-Suriye sınırında kontrol ettiği alanı genişletti.Temmuz 2015'te Türkiye'deki çözüm süreci sona erdi, Türkiye, YPG'ye karşı tutumunu sertleştirdi. Müslim de "terörist" ilan edildi.

Türkiye ile PKK'nın ateşkesi sonlandırdığı bu dönemde Washington, Ankara'nın tepkisini dindirmek için bir formül buldu: Sınırlı sayıda Türkmen, Arap ve Süryani gruplar birlikte YPG'nin başını çektiği Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDG) kurdu.

Temmuz 2017'de ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Thomas, ABD'nin önemli düşünce kuruluşlarından Aspen Enstitüsünün Colorado eyaletinde gerçekleştirilen yıllık güvenlik toplantısında konuşmuş ve Türkiye'nin, terör örgütü PKK ile ilişkili görmesi sebebiyle YPG'ye "isim değiştirme" tavsiyesinde bulunduklarını, bunun üzerine örgütün, adını "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) olarak değiştirdiğini söylemişti:

"Onlar kendilerine resmi olarak YPG diyorlardı ki Türkler, bunun PKK ile aynı olduğunu söylüyor ve 'Benim terörist bir düşmanımla muhatap oluyorsunuz, bunu müttefik olarak nasıl yapabilirsiniz?' diyordu. Biz de bunun üzerine onlara isimlerini değiştirmeleri gerektiğini söyledik. Mesela, YPG dışında kendinizi nasıl adlandırmak istersiniz? Bir gün sonra adlarının 'Suriye Demokratik Güçleri' olduğunu ilan ettiler. Adlarının ortasına 'demokratik' ifadesini koymalarının zekice bir hamle olduğunu düşündüm. Bu, onlara bir miktar itibar sağladı."Şubat 2016'da Türk ordusu ilk kez Tel Rıfat'ta YPG hedeflerini bombaladı.Türkiye, "YPG'nin Fırat'ın batısına geçişe izin vermeyiz" itirazına rağmen Ağustos ayında ABD, SDG ile birlikte Menbic'e operasyon başlattı. Sonrasında da kontrol ettiği toprakları güneye doğru genişletmeye devam etti. SDG 2018 sonunda Suriye'nin dörtte birini kontrol ediyordu.

Türkiye'nin Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonlarının sonunda, Rusya'nın da YPG'nin olduğu Menbic ve Tel Rıfat bölgelerinde Türk ordusu ile YPG arasında tampon olduğu, Türk ordusunun ilerlemesini engellediği görüldü.

19 Aralık'ta ABD Başkanı Trump, tüm bu askerleri Suriye'den çekmeyi planladığını açıkladı. Hem Washington'da hem uluslararası alanda, ancak Başkanın dediği olması PENTAGON’un dediği oldu. "IŞİD'i yenen Kürt savaşçıları yüz üstü bırakmakla" suçlanan Trump, sadece 1000'e yakın askerini çekti. Sonra sayıyı yine artırdılar….

ABD, Rasulayn ve Tel Abyad arasından askerlerini çektiğinde, 9 Ekim 2019'da Türkiye, Fırat'ın doğusunda SDG'ye yönelik operasyonuna başladı.

ABD askeri Türkiye'nin operasyon bölgesinden çekildi. Bunun üzerine SDG, ilk kez Esad yönetimiyle bir anlaşma yaptı.

SDG'nin çekildiği sınır bölgelerine Suriye ordusu, yedi yıl sonra yeniden girmiş oldu. Bu kez Suriye'nin kuzeyinde tek bir kurşun atmadan egemenlik sağlayan Esad'ın ordusuydu.

Böylece çoğuna kimlik bile verilmeyen PYD'liler, SDG adı altında Suriye'deki savaşın sonunda hâlâ belli bir alanı ABD'nin desteğiyle kontrol eden ve Suriye ordusunun parçası olabilecek bir güç haline geldi.

Şimdi Suriye devlet başkanı Ahmed eş-Şara 10 kasım Pazartesi ABD’ye gidecek Trump ile görüşecek Suriye’nin Türkiye gibi ne ekonomik gücü ne siyasal gücü neden askeri gücü var.Dolayısıyla ŞaraTrump karşısında ne pazarlık gücü var nedeaskeri gücü var. SDG ABD’nin kurduğu terör örgütü Suriye devlet yönetiminin ve ordusunun bir parçası yapılırsa Suriye ve Irak önümüzdeki yüzyıllarda çok sıkıntılı ve buhranlı yıllar yaşayacaktır….

Devamı….SDG TERÖR ÖRGÜTÜNE DİKKAT! (2)

(*) PROF. DR. TAMER ÜSTÜNER, Kahramanmaraş Sütçüimam Üniversitesi Öğretim Üyesi