Türkiye'de Enflasyon Niçin Yüksek?
Türkiye'de Enflasyon Niçin Yüksek?
PROF. DR. TAMER ÜSTÜNER (*)
Enflasyon denilince ilk akla gelen günlük yaşantımızda sıkça kullandığımız mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesidir. Ancak mal ve hizmetlerin fiyatları zaman içinde artabilir veya azalabilir. Evet bilimsel yaklaşımda azalabilir ifadeside yer almaktadır.Ama bizdeki fırsatçı-stokçu aç gözlü işletmecilerden olsa gerek fiyat azalışını hiçbir zaman göremedik!
Bu enflasyon 1983 yılına kadar demokrasiye ara verildiğinde yaniher 10 yılda bir adeta otomatiğe bağlanan askeri darbe dönemlerinde enflasyon doğal olarak yükselmiştir. Çünkü demokrasiyle paralel ekonomik düzen ve denge de bozulmuştur. Taki Özal 1983’te iktidara geldi “benim esnafım, benim memurun işini bilir” sözü maalesef yapılan yolsuzlukların ve vicdansızlığın tetikçisi olmuştur. Bu ülke hayali ihracatçılardan naylon fatura düzenleyen şebekelere kadar birçok sahtekarlıklara şahit olmuştur. Yine 1984’den sonraki dönemlerde özelleştirme furyası yaşandı. Bunda da devlet milyarlarca zarara uğratıldı. Özelleştirme; özel sektör tarafından yürütülecek tüm faaliyet alanlarından kamu sektörünün çekilmesi, Devletin klasik fonksiyonları ile ilgisi bulunmayan ekonomik işletmeleri özel sektöre satması, devletin başarılı olarak işletemediği ekonomik birimleri özel sektöre devretmesi şeklinde tanımlanabilir. Özal ile ivme kazanan Özelleştirme furyası açgözlü, vicdansız esnaf ve işletmecilerin iştahını kabartmıştır. 1984-88 yıllarında Devlete ait kurum ve kuruluşların özelleştirmeleri için hemen hemen tüm ekonomistler, iktisatçılar ve konunun uzmanları “çok doğru adım” dediler. O zaman Özal’a methiyeler dizenler olmuştur. Evet! devlet ilgili ilgisiz birçok alandan elini çekmeli devlet bu devletin asli işi olan alanlarda yetersiz olmasına neden olabilir yaklaşımı mantıklı geliyordu. Ancak o dönemde tüm otoriteler ve ekonomistler bir şeyi göz ardı etmişlerdir oda “Devlet baba, yani devlet milletini gözetir ve korumaya alır” özel sektör sahipleri ise içinse böyle bir şey söz konusu olamaz. Özelleştirme sonucu satılan kurumları alan şirket sahiplerin ilk yaptığı iş,devlet döneminde çalıştırılan personellerin büyük bir bölümünü işten çıkarması olmuştur. Yani vatandaş Devletin devlet babalığını aramıştır. Zira özelleştirmenin yol açtığı istihdam ve işgüvencesi kayıpları, ekolojik yıkım ve sırf bu nedenle yıkılan aileler toplumda büyük yaralar açmıştır. Çünkü vatandaşın karşısında özel şirketler, gruplar, holdingler vardı bunlar sosyal devlet gibi davranamaz ve düşünemezdi….
2000’li yıllara kadar devlet elinde bulunan; Türkiye Şeker fabrikaları, Çukobirlik, Sümerbank, Tekel fabrikaları ve Ticaret A.Ş, Denizcilik Bankası, Halk Bank ile Türkiye Öğretmenler Bankası,Türkiye Elektrik Kurumu, Sümerbank, Tekstil Fabrikaları, Maden İşletmeleri, Gübre Fabrikaları A.Ş. gibi sayısız işletmeler özelleştirilmiştir. Bu özelleştirmelerde güya elde edilen gelirler ile devlet milletine yönelik yeni sosyal projeler geliştirecek ve çok ciddi alanlarda yeni yatırım hamleleri yapılacaktı ama yapılamadı. Sonradan yaşayarak ve görerek öğrendik ki kamu kurumları birilerine peşkeş çekilmişti….Bu nedenlerle devlet özelleştirmelerde 2001 yılına kadar zararına satış yapmış ama 2002’den sonra bu özelleştirmelerden elde edilen kazanç miktarı artmıştır.
Bugün geldiğimiz noktada şunu gördük, bu özelleşmiş şirketlerin tümünde personel kıyımı yapılmış şirketler, holdingler önemli birer ekonomik güç haline gelmiştir.
Türkiye tarihinde yıllık enflasyonda 1971'den başlayarak 34 yıl süren çift haneli verilerin görüldüğü enflasyonist bir süreç yaşanmıştır. 2000'li yıllarda tek haneli oranlara düşse de 2010'lu yılların sonunda döviz kurlarında,tüm ihtiyaç maddelerinde, kira ve konutta anormal fiyat artışları nedeniyle enflasyon yeniden ciddi problemlerden biri haline gelmiştir.
Hükümet,enflasyon ile bu denli geniş katılımlı birbiriyle uyumlu ve destekleyici kurumlar ile birlikte mücadele ediyor, normal beklenti enflasyonun Türkiye gündeminde olmaması gerekir ancak en önemli gündem Enflasyon neden? Nedeni çok açık özelleşen sektör sahipleri ve müteşebbisler, özel sektörler (Gıda, Tekstil, otomotiv, kira vb.) fırsatçı ve stokçu zihniyetle adeta paraya doyumsuz olan vicdansızlardır.
Düşünün bir Terzi kendi isteğiyle düşük fiyata hizmet vermek istiyor ama diğer esnaflar bu esnafa tehdit ve her türlü baskıyı uyguladıklarına şahit olduk. Yine bir Fırıncı esnafımız piyasanın altında vatandaşa ekmek üretmek istediğinde bu fırını silahla tarayan acımasız ve vicdansız esnafları gördük….En düşük fiyatla satılması gereken sebzelerden tonlarca soğan ve patatesleri stoklayan ve fiyat dalgalanmasına neden olan aç gözlü tüccarları gördük.
Dünyada ve Türkiye’de enflasyon nedenleri arasında; siyasal krizler, ekonomik krizler, arz-talep dengesinin bozulması, ülkeler arası savaşlar, petrol krizleri, döviz krizleri gibi birçok krizler enflasyonu yukarı yönlü tetikler.
TradingEconomics2025 yılı son verilerine göreDünya ve AB ülkelerinde enflasyon oranları; ABD %2.9, Avustralya 2.1, Çin -0.3, Güney Afrika 3.3,Hindistan 2.07, Suudi Arabistan 2.3, Euro bölgesi 2.2, Rusya 8.1, Güney Kore 2.1, İngiltere 3.8 Türkiye ise %33.29 ve Arjantin %33.6 olarak bildirilmiştir. Arjantin hariç diğer ülkeler ile mukayese edildiğinde hatta savaşan ülke olan Rusya ile mukayese edildiğinde bile Türkiye’de Enflasyon oranı neden yüksek olmuştur.Bu nedenler sadece bizim topluma münhasır olsa gerek esnaf ve ticaretin paydaşları olanlar fırsatçı-stokçu, açgözlü ve vicdansız özel sektör sahipleri hep yukarı yönlü enflasyon beklentisi içinde oldukları için bugün Türkiye’de enflasyon yüksek çıkmıştır. Hemde ilgili Kamu kurumları büyük bir ahenkle uyum içerisinde çalışmasına rağmen, siyasal istikrara rağmen, IMF’ye borç veren ülke olmasına rağmen aslında Türkiye enflasyonu tek haneli olması gerekirken %30’ların üstünde seyretmiştir. Çünkü ülkemizde üretim yapan bazı şirketler, holdingler, market zincirleri, hizmet sektörleri ve tüccarlar hükümeti yıpratma ve yıkma aracı olarak enflasyonun kasıtlı olarak artırılması için bir çapa içerisinde oldukları görülmüştür.
Yani Türkiye’deki holding, esnaf ve ticaret erbapları serbest piyasayı hep yukarı fiyat artışı şeklinde algılamış ve tanımlamıştır. Oysa serbest piyasa vatandaşa yüksek fiyatlı ürünlerin yanı sıra düşük fiyatlı ürünlere de erişme hakkı vermelidir.
Türkiye’de ama özel sektör sahiplerinde maalesef bu anlayışı hakim kılamadık….
(*) PROF. DR. TAMER ÜSTÜNER, Kahramanmaraş Sütçüimam Üniversitesi Öğretim Üyesi