Türkiye Cumhuriyeti “Terörsüz Türkiye” safhasına gelinceye kadar milletiyle ve devletiyle çok ağır bedeller ödemiştir. Türkiye’ye bu ağır bedelleri reva gören emperyalist ülkeler hala dünyamızda mevcuttur.
PROF. DR. TAMER ÜSTÜNER (*)
Türkiye Cumhuriyeti “Terörsüz Türkiye” safhasına gelinceye kadar milletiyle ve devletiyle çok ağır bedeller ödemiştir. Türkiye’ye bu ağır bedelleri reva gören emperyalist ülkeler hala dünyamızda mevcuttur.
Dünyanın değişmeyen emperyalist ülkeleri ABD, Rusya, Fransa, İngiltere, Almanya, Belçika gibi kendine rakip ülke istemezler aksine boyundurukları altında hayatta kalmalarına müsaade edebilirler. Asya, Ortadoğu ülkeleri ve Türkiye gibi ülkelerin tüm doğal kaynaklarını kullanarak zenginleşmek isteyen ülkelerin merkezinde AB ve ABD hala aktif rol üstlenmektedir.
1984 yılında kurdurdukları PKK ve sonrasında devam eden PYD, PJAK, SDG gibi terör örgütleri, organizatör ülkelerin talimatlarıyla 2025 yılına kadar bu gruplardan özellikle PKK, PYD Türkiye’de var olmuştur. 1984 yılından itibaren PKK ve bileşenlerinin Türk vatandaşlarına, asker, polis ve kamu görevlilerine yönelik terör eylemleri uzun yıllar Türkiye gündemini meşgül etmiştir. Bahse konu eylem türleri arasında bombalı araç, canlı bomba, silahlı saldırı, zaman ayarlı/uzaktan kumandalı bombalı saldırı, EYP’li saldırı, maket uçak/dron’lu ve sabotaj türü saldırılar başı çekmekle birlikte terör örgütü bunların dışında farklı eylem türlerine de terör stratejilerinde yer vermiştir. PKK terör örgütünün kuruluşundan bugüne finansal faaliyetleri arasında yer alan uyuşturucu kaçakçılığı en fazla gelir elde ettiği alanlar arasında yer almış olup bunun devam edeceği öngörülmektedir. Bununla birlikte, terör örgütü silah kaçakçılığı, göçmen kaçakçılığı, baskı ve tehdit ile haraç toplama, fidye, insan kaçırma ve alıkoyma gibi yöntemlerle de finansal gelir arayışı içerisinde olmuştur. Terör örgütünün ayrıca kendisine bağlı dernek, vakıf ve benzeri diğer oluşumlar aracılığıyla mali destek arayışında bulunmuştur.
Türkiye'nin doğu ve güneydoğusu, Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeydoğusu ve İran'ın kuzeybatısını kapsayan bölgede özyönetim kurmayı amaçlayan ve bu amaçla söz konusu topraklara sahip olabilmek için askerî hedeflere, köy korucularına ve sivillere karşı saldırılar düzenleyen yasa dışı ayrılıkçı bir silahlı örgütünü 30 ocak2025 yılına kadar yaşatabilmişlerdir.
Türkiye dünyada eşine az rastlanacak hatta eşsiz bir mücadele yöntemiyle 12 mayıs 2025 tarihinde PKK elabaşı Öcalan’ın yazılı açıklamasıyla ve DEM’lilerin bunu basın önünde deklara etmesiyleson bulmuştur.Terör örgütü kendisini Türkiye’de lav etmiştir ama Irak, Suriye ve İranda sonlanması zaman alacaktır.
İran, Suriye ve Irak’ta PKK ile bağlantılı olan örgütler mevcuttur. Abdullah Öcalan’ın lideri olduğu KCK, PKK ile aynı örgüttür. KCK İran’da PJAK, Irak’ta TavgariAzadi, Suriye’de de PYD/YPG olarak adlandırılmaktadır.
Türkiye terörü bitirme noktasına getirirken en önemli güç milletin siyasal iradesinin net şekilde sandığa yansımasıyla başlamıştır. 2002 seçimlerinde Türk milleti koalisyonlu siyasi yönetimi sonlandırmış ve tek başına AK partiyi iktidara taşımıştır. Güçlü İktidar-Güçlü devlet sloganıyla peş peşe birçok reformlar gerçekleşmiştir. Bunlar içerisinde en önemli hamleler ekonomi alanında ve bunun destekleyicisi kurumların hiyerarşisinde yapılan reformlar izlemiştir. Bu iki alandaki yenilikler İktidarın Terörle mücadelesini güçlendirmiştir. Türkiye birçok alanda hem ekonomik hem sosyal reformlarla Doğu-Güney Doğu halkına güven ve umut vermiştir. Ülke sınırları içerisinde terörler mücadele tüm yurt sathında yapılmıştır. Bir taraftan da polis ve asker içerisindeki çürük elmalar ayıklanmıştır. Terörle mücadelede öylesine güçlü ve emin söylemlerle adeta balyoz gibi terörün inlerine kadar inmiştir. Terörle mücadele sadece bahar veya yaz aylarında olmayıp tüm yıla yayılmıştır. Türkiye, Milli Savunma Bakanlığı, MİT, Dış işleri ve İçişleri bakanlığı koordineli olarak tüm kuvvet bileşenleri ile teröre darbe üstüne darbe indirmiştir. Yine eş zamanlı olarak Terörü kaynağında kurutma planı devreye sokulmuştur. Türkiye tabiki terör kaynakların nerede olduğunu biliyordu, önce Hava Kuvvetleriyle dağlardaki inlerini, mağaraları bombalamıştır. Burada kararlı operasyonlarına AB ve ABD’den önemli çıkışlar gelmiştir ancak Türkiye güçlü iktidarı sayesinde bu emperyalist ülkelerin terörü nasıl beslediklerini, nasıl finanse ettiklerini fotoğraflarla, video görüntüleriyle dünyaya göstermiştir. Bu hamlesi de emperyalist ülkelerin hareket alanlarını kısıtlamaya yetmiştir.Öldürülen yüzlerce teröristlerin silah ve mühimmatla hangi ülkeler tarafından da desteklendiğini tüm dünyaya duyurmuştur.
Irak ve Suriye sınırından dağlardan Türkiye’ye sinsice giriş yapan teröristleri önlemek için Güney ve Güney Doğu sınırlarımız boyunca yüzlerce kilometrelik termal kameralar, beton duvarlar telli çitler ile 24 saat sınır emniyeti sağlanmıştır. Teröristler Türkiye ve sınırlarımız içerisinde binlercesi öldürülmüştür. Türkiye’de artık yuvalanamayacaklarını anlayan teröristler Suriye, Irak ve İran’da yine AB ve ABD ülkelerince fonlanmaya başlanmıştır. Hemde Ordularında savaşlarda kullanılan otomatik silahları, uçaksavarları, ve zırhlı araçları bu ülkelere yığmaya başlamışlardır. Çünkü sınır ötesinden vurkaç ile Türkiye devleti ve milleti yine hedeflerindeydi, ancak Türkiye eski Türkiye değildi hem ekonomik gelişmeleri özelliklede Savunma Bakanlığımız liderliğinde askeri alanda kendi gemilerini, denizaltlarını, Uçakları ve İHA, SİHA’laını üreten bir ülke konumuna da gelmiştir.İHA ve SİHA başarısına ayrı bir parentez açmak gerekir, Türkiye 2008 yılında İsrail’den Heronlardan 3 tane almış üçüde operasyonlarda düşmüştür. Sonra İsrail Heronların kullanımına kısıtlamalar koyunca Türkiye kendi İHA ve SİHA projelerini başlatmıştır. Tam da “kötü komşu insanı mal sahibi yapar” misali Türkiye bugün İHA, SİHA model üretiminde ve ihracında dünyada söz sahibi ülkelerden biri haline gelmiştir. Bu hava kuvvetleri sayesinde Gabar, Cudi dağları, mağaraları sığınak olmaktan çıkmıştır. Bu hava unsurlarıyla binlerce terörist Irak ve Suriye’de öldürülmüştür. Türkiye bununla da yetinmemiş postallarla süpürme operasyonlarına başlamıştır.
Türkiye terörü kaynağında yok etmede kararlıydı bu nedenle sınır ötesi operasyonlarına başlaması gerekiyordu. Bunun için Türkiye gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekse Dışişleri bakanı, Milli Savunma bakanlığı ve MİT gibi kurumlarıyla beraber entegre olarak AB ve ABD ülkelerinde yoğun terör karşıtlığı yapmıştır. Yetmemiş Türkiye içerisinden de Terör savunucusu zihniyetlerle mücadele etmiştir, Türk ordusuna yurt dışı operasyonları için TBMM’de tezkere çıkarmıştır. Hatta o zaman anamuhalefet ve bazı siyasi liderler Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta ne işi var gibi absürd söylemlerle karşı çıkanlar da olmuştur. Ama Türkiye özelliklede Cumhur ittifakı terörü kaynağında kurutmada kararlıydı. Bu nedenle; Güneyimizde yapılan sınır ötesi hareketlerde teröristler adeta çil yavrusu gibi dağılmıştır. Özellikle Almanya ve Fransa’nın güneyimizde sınırımızın ötesinde Suriye ve Irak’ta nasıl büyük askeri araçların, Tırların bile içinde rahatça gidebileceği tünelleri yaptıklarına şahit olduk, Türkiye bu terör sevicilerin hiçde göründüğü gibi demokrat, insan haklarına saygılı olmadıklarını da göstermiştir. Bu devasa yer altı tüneller zırh delici bombalara dayanıklı olarak yapılmış yani ABD, Fransız, Alman, İngiliz gibi mühendislik dehasınıda kullanmışlar ama Türk Askeri Mehmetçiklerimiz bunlarıda yerle bir etmiştir.
Silahlı TB2 hava araçları 2016'daki Fırat Kalkanı Harekâtı'nda, 2018'deki Zeytin Dalı Harekâtı'nda, 2019'daki Barış Pınarı Harekâtı'nda ve 2020'deki Bahar Kalkanı Harekâtı'nda aktif olarak kullanıldı. Sadece Zeytin Dalı Harekâtı'nda TB2 SİHA'lar yardımıyla etkisiz hale getirilen terörist sayısı 449 oldu. Artık teröristler 10-20 değil 200-500 kişilik kitleler halinde öldürülüyordu.
TB2'lerden alınan verilerin topçu birliklerine aktarılmasıyla PKK ve PKK'nın Suriye kolu olarak bilinen YPG hedefleri etkisiz hale getirildi. İnsansız hava araçlarının Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından hem konvansiyonel savaşta hem de konvansiyonel olmayan savaşlarda efektif olarak kullanılması, SİHA'ların "oyun değiştirici" olarak adlandırılmasına neden oldu. Hem Hava Kuvvetleri'nin hem de Kara Kuvvetleri'nin TB2'lerden aldığı verileri birlikte kullanması, aynı zamanda SİHA'ların sürü olarak harekâta dahil edilmesi ise dünya orduları tarafından bir ilki ortaya koymuştur.
T.C. Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, Türkiye Milli Savunma Bakanlığı, MİT, Dışişleri bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı ve diğer bakanlıklar vede Cumhur ittifakı Teröre karşı inanılmaz bir direnç göstermiş ve tam karalılıkla hem sahada hem de perde arkası bu terör sponsoru ülke yönetimleriyle güçlü bir mücadele sergilemiştir.
Terör bu güçlü ülke karşısında artık direnç göstermez duruma getirilmiştir. 2024 yılının Ekim ayında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla başlamış ve PKK'nın silah bırakması hedefiyle devam etmiştir. Burada Cumhur ittifakının cesaretli çıkışı sayesinde; 27 Şubat 2025'te PKK terör elebaşı Öcalan, PKK'ya silah bırakma çağrısı yapmıştır. Öcalan’ın çağrısında PKK’nın yalnızca silah bırakması değil siyasi mücadeleye evrilmesi, demokratik ve anayasal çerçevede Türkiye’nin bütünlüğü içinde çözüm araması gerektiği vurgulanmıştır. Öcalan bu dönüşümün sadece PKK ile sınırlı kalmaması aynı zamanda Suriye, Irak ve İran’daki yapılarla da uyum içinde yürütülmesi gerektiğini ifade etmiştir.1 Mart 2025'te PKK Yürütme Komitesi tarafından ateşkes ilan edilmiştir. PKK, 12 Mayıs 2025 tarihinde örgütü feshetme ve silahlı mücadeleye son verme kararı aldığını açıklamıştır. 11 Temmuz 2025 tarihinde terör başı Öcalan PKK ve türevlerinin silah bıraktığını açıklamıştır.
MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin 22 Ekim 2024'te meclis grup toplantısındaki şu çağrısıyla "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın."demişti bunun üzerine Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’da bu çıkışa destek verdi ve Terörün tamamen sonlanması noktasına gelindi ve beklenen oldu, 26ekim 2025 PKK Türkiye’den tüm unsurlarıyla ayrıldığını ilan etti….Sayın Erdoğan’ın Terörsüz Türkiye mottosuyla artık terörlü yılların sonuna gelindiğini milletçe yaşayarak gördük. Artık Türkiye ayağındanki terör prangasından kurtulmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın ortaya koyduğu Terörsüz Türkiye’ye milletçe sahip olduk, bu inanılmaz mücadelede önemli ve kritik rol alan sayın Ecevit, sayın Bahçeli ve Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan’a minnet ve şükranlarımızla….
(*) PROF. DR. TAMER ÜSTÜNER, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi