Kahramanmaraş Olaylarının Yıldönümü: Unutmanın Değil, Doğru Hatırlamanın Zamanı

AKİF ARSLAN YAZIYOR

Türkiye, yakın tarihinin en acı ve en karanlık sayfalarını bu şehirde yaşadı. Kahramanmaraş Olayları…

Her yıl bu tarihler geldiğinde ben dahil pek çok gazeteci, akademisyen ve siyasetçi aynı soruyu yeniden soruyor:

O günler bize ne öğretti?

Bu sorunun cevabı hâlâ tam anlamıyla verilebilmiş değil. Ama bir gerçek var ki, o da şudur:

Kahramanmaraş, yaşatılan o acıların faili değil, mağdurudur.

Bu şehrin üzerinden yürütülen kirli planlar, Türkiye’nin 1970’li yıllardaki kaotik atmosferinin bir sonucuydu.

Karanlık yılların arka planı

O yılları bilmeden Kahramanmaraş Olaylarını anlamak mümkün değildir.

Türkiye’nin sokaklarında sağ-sol çatışması, örgütlü şiddet, provokasyonlar, faili meçhuller, devlet otoritesinin zayıfladığı bir dönem…

Soğuk Savaş'ın gölgesinde Türkiye bir laboratuvara çevrilmişti.

Ve kahramanlığın, vatan sevgisinin ve muhafazakâr sosyolojinin güçlü olduğu Kahramanmaraş, bu laboratuvarın en kırılgan noktalarından birine dönüştürüldü.

Bugün geriye dönüp baktığımızda, o olayların spontane değil, planlı, yönlendirilmiş ve Türkiye’yi kaosa sürüklemeyi amaçlayan bir mühendislik çalışmasının parçası olduğu artık daha net görülüyor.

Bir şehrin adını gölgelemeye çalışan algı

Kahramanmaraş, olaylardan sonra yıllarca haksız bir algının hedefi oldu.

Şehrin insanı, kültürü, dayanışması, vicdanı görmezden gelindi; Türkiye’nin bazı merkezlerinde Kahramanmaraş’a bakış adeta tek bir fotoğrafa sıkıştırıldı.

Oysa bu şehir, asırlardır farklı inanç ve kültürlerin huzur içinde yaşadığı bir coğrafyadır.

Bu şehir, depremde de, afette de, savaşta da her zaman dayanışmayı en güçlü veren şehirlerden biridir.

Ama yıllarca Kahramanmaraş, kendi iradesi dışında “olaylarla anılan bir şehir” etiketinin yükünü taşımak zorunda kaldı.

Bugün yıldönümü vesilesiyle bu haksız yükü yeniden hatırlatmak değil, doğru bir hafıza inşa etmek gerekiyor.

Geçmişin acısını unutmadan, yarınları da karartmadan

Tarihin karanlık sayfalarıyla yüzleşmek, bir şehrin gelişiminin önünü açan en önemli adımdır.

Bugün Kahramanmaraş, o olayların gölgesinde yaşayan bir şehir değil; tam aksine yaralarını sarmış, büyümüş, gelişmiş bir şehir.

Ama şunu da unutmamak gerekir:

Unutmak çözüm değildir, ama acının içinde kalmak da bir çözüm değildir.

Toplumlar geçmişi doğru okuduğunda güçlü olur.

Geçmişi manipülasyonla hafızalara kazımak ise hem şehrin hem ülkenin geleceğini karartır.

Siyaset ve toplum için bir ders: Kutuplaşmanın faturası ağırdır

Bugünden baktığımızda Kahramanmaraş Olaylarının en büyük derslerinden biri şudur:

Kutuplaşma, bir ülkenin altına döşenen en tehlikeli dinamittir.

O yıllarda siyasal kamplaşma bir toplumsal kırılmaya dönüştü ve devlet otoritesinin zayıfladığı ortamda provokasyonlar kolayca karşılık buldu.

Bugün Türkiye’nin siyasal iklimine baktığımızda, zaman zaman benzer kutupların yeniden körüklendiğini görüyoruz; bu yüzden geçmişi hatırlamak daha da önemlidir.

Yıldönümü mesajı: Bir daha asla…

Bugün yıldönümü vesilesiyle söylememiz gereken en önemli cümle şudur:

“Bir daha asla o karanlığa dönmeyeceğiz.”

Ne bu şehir ne bu ülke, karanlık senaryolara teslim olacak bir bilinç düzeyinde değil artık.

Kahramanmaraş, tarihinin acı bir sayfasından güç alarak bugünlere geldi.

Son söz

Kahramanmaraş Olaylarının yıldönümünde:

Hayatını kaybedenlere rahmet, acıyı yaşayan ailelere sabır diliyorum.

Ama aynı zamanda bu şehrin üzerinden yıllardır oluşturulan yanlış algıların da artık sona ermesi gerektiğini düşünüyorum.

Kahramanmaraş, karanlığı değil; her zaman olduğu gibi birlik ve kardeşliği hak ediyor.

Bu yıldönümü, geçmişi anmanın değil; geleceğe birlikte yürüyebilmenin günü olmalı.