Hayatımızdaki öyle kelimeler var ki, içinde bulunulan ‘an’ı en güzel anlatacak haldedir.

O kelimeyi bulduğunuz anda; başkaca kelime ya da kelimeler aramaya gerek yoktur.

**

Evlenmeye karar veren bir çift düşünün:

Erkek (yani damat) tastamam 74 yaşında…

Deyim yerinde ise ununu elemiş, eleğini duvara asmış biri..

Bayan (yani gelin) henüz 25 ya da 27 yaşında…

Deyim yerinde damada göre henüz çocuk, bahar ayları gibi..

Şimdi soru şu:

Bu olayda ‘yazık’ kelimesini kimin için kullanmak gerekiyor?

Şunu da der gibisiniz: Yazık… Hem de ne yazık!

**

Malum ramazan ayındayız. Mübarek günlerdir, bu günler…

Çocukluğumuzu, gençliğimizi hatırlıyoruz.

Hasta olan, hastalığından dolayı “oruç tutamayan birilerini hiç görmezdik” desek yalan olur, ama “görmemiz zor ulurdu” dersek yakışır.

Küçüktük, gece ailemizle birlikte sefire (sahura) kalkardık, güya oruç tutacağız. Öğleye kadar böyle gider, öğlen sonra dayanamaz hale gelince kimsenin görmediği-göremeyeceği şekilde yerdik bir şeyler…

Ramazan ayında lokantalar kapalı olur, kimse çarşıda pazarda bir şey yemez-içmezdi…

Ama şimdi öyle mi?

Adım başı lokanta, adamın elinde sigara karşında fosur – fosur içiyor.

Şimdi soru şu:

Bu olayda ‘yazık’ ifadesini kimim için kullanmak gerekiyor?

Şunu da der gibisiniz: Yazık, yazık… Hem de ne yazık!

**

Ya da düşünün şöyle birazcık. Yazık kelimesini nerelerde kullanırız.

Türk Dil Kurumu’nun http://www.tdk.gov.tr/ internet sitesinde ‘yazık’ kelimesini arıyorum. Karşıma şöyle bir tanımlama çıkıyor:

“yazık -ğı

isim

1. isim Herkesi üzebilecek şey, günah

2. ünlem Acınma, üzüntü anlatan bir söz

"Yazık! Bu iş böyle mi olacaktı?"

3. ünlem Kınama anlatan bir söz

"Yazık sana! Böyle mi yapacaktın?"

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller:

(birine veya bir şeye) yazık etmek

(birine veya bir şeye) yazık olmak

yazıklar olsun

Birleşik Sözler:

yazık günah”

**

Hani bir deyim var: Buyur buradan yak, diye!

Düşünüyorum da: Ha buradan, ha şuradan, ha oradan... Yak da nereden yakarsan yak, diyesim geliyor kendi kendime…

“Yazık” ifadesini yerinde kullanmak gerekir, diye düşünüyorum.

Evet: Yazık.

Evet: Yazık, yazık.

Evet: Yazık, yazık… Hem de ne yazık!

**

Hatırlarsınız umarım:

1 Ocak 2005 tarihinde paramızdan 6 sıfır atıldı.

Bir gün önce 1 milyon Türk Lirası olan kişinin cebindeki para ertesi o gün 1 Yeni Türk Lirası oldu.

Önce garipsedik, sonra alıştık.

1 Ocak 2005 tarihinde TL’den YTL’ye geçiş yapan ülkemiz, 1 Ocak 2009’da da yeniden TL’ye geçti.

Halen 1 Kuruş’u pek bilmiyoruz, kullanmıyoruz (sadece bankamatiklerde para üstü alırken denk geliyor) ama; 5, 10, 25, 50 kuruş değerinde metal paralar var, bir de 1 TL değerinde metal paramız var.

Kağıt banknotumuz ise 5, 10, 20, 50, 100 ve 200 TL’lik değerindedir. Gerçi 200 TL’yi pek gören de olmuyor ya…

Neyse…

Merkez Bankası’nca 31 Aralık 2004 tarihinde açıkladığı ve piyasaların ilk işlem günü olan 3 Ocak 2005 tarihinde geçerli reel efektif döviz kurunda, 1 ABD Dolarının fiyatı, 1,3447 Yeni Türk Lirası (YTL) olarak belirlendi.

Bugün ise bu rakam 6,0113 TL..

2005’ten bugüne dolar 4,4703 kat artmış.

Ya da benim anlayabileceğim şekilde, 2005’te 1,34 YTL’ye (TL) ödeyerek aldığım 1 ABD dolarını bugün 6,01 TL vererek alıyorum.

Yazık…

Ama buradaki yazık kim için!

**

Aman yahu.

Bugün yaşıyoruz ya yarına Allah kerim.

Böyle büyümedik mi?

- - - -