AKİF ARSLAN

Türkiye siyasetinde seçimlerin üzerinden aylar geçse de tartışmaların ateşi hiç sönmüyor. Özellikle yerelde kaybedilen belediyeler, partiler açısından adeta bir “onarım odası” işlevi görüyor. AK Parti de son yerel seçimlerin ardından benzer bir ruh hâline bürünmüş durumda. Fakat bu kez mesele kayıpların sebeplerini analiz etmekten ziyade, kaybedilen belediyeleri geri alabilmek… Hâl böyle olunca ortaya ilginç bir tablo çıkıyor.

Bu tablonun en net görüldüğü yerlerden biri ise Kahramanmaraş. Zira aylardır şehir kulislerinde üç belediyenin adı dolaşıyordu: Dulkadiroğlu, Göksun ve Türkoğlu. Bu belediyelerden birinin hatta iki tanesinin AK Parti’ye geçeceği iddiası, kahvehanelerde bile konuşulan bir gündem hâline gelmişti. Öyle ki “transfer” ihtimali, bir dönem futbol piyasasında duyduğumuz ifadelerle tartışılır olmuştu.

Ancak siyaset, söylentilerle değil iradeyle yürür. İşte Yeniden Refah Partisi’nin geçtiğimiz Pazar günü Ankara Arena’da gerçekleştirdiği 3. Olağan Büyük Kongre, tam da bu iradenin açık şekilde ortaya konduğu yer oldu. Kongrede verilen mesaj sadece bir parti içi birlik gösterisi değil; Kahramanmaraş’taki transfer iddialarına karşı da net bir “geçit yok” duruşuydu.

Bu net tavrın arkasında iki temel sebep var:

Birincisi, seçmenin YRP’ye verdiği yetkilerin korunması gerektiğine ilişkin güçlü bilinç. Parti yönetimi, “emanet oy” tartışmalarına sığınmadan, yerelde kendi siyasal varlığını muhafaza etme iradesi sergiliyor.

İkincisi, yerel yönetimlerde tutarlılık ve siyasi ahengin korunması isteği. Çünkü seçmenin iradesiyle açıklanamayan her transfer; hem siyasi etik, hem de toplum karşısında bir meşruiyet sorununa dönüşüyor. Hele ki Kahramanmaraş seçmeni… Masa başı operasyonlara hiçbir zaman sıcak bakmadığı herkesin malumu.

Nitekim kongre sonrası ortaya çıkan hava, AK Parti’nin Kahramanmaraş özelinde beklediği “sessiz geçişlerin” artık pek de mümkün olmadığını gösterdi. YRP, elindeki belediyeleri bir siyasi trafik içerisinde eritecek bir niyette olmadığını açık bir şekilde ilan etti.

Üstelik kongrede dikkat çeken bir başka unsur daha vardı: 81 ilden delegelerin katıldığı kongrede 1083 delege oy kullandı ve Genel Başkan Fatih Erbakan, kullanılan oyların 1078’ini alarak neredeyse tam bir konsensüse ulaştı. Bu sonuç, parti içi bütünlüğün yanı sıra yerel yönetimlerde tutarlı bir duruşun da teyidi niteliğindeydi.


Gelelim Kahramanmaraş’taki üç belediye başkanına…

Dulkadiroğlu, Göksun ve Türkoğlu belediye başkanlarının üçü birden kongredeydi. Bu, sadece bir “görünme” değildi; aynı zamanda güçlü bir siyasi mesajdı. Üç başkanın birden kongreye katılması —ve büyük ihtimalle Erbakan’a oy vermesi— “geçiş olacak” iddialarını tamamen boşa çıkardı.

Özellikle Göksun Belediye Başkanı Mehmet Akpınar, geçmişi en çok bilinen isim. Bir dönem AK Parti’de yöneticilik yapmış olmasına rağmen bugün YRP’de oldukça net bir duruş sergiliyor. “Bu saatten sonra yeniden AK Partili olur mu?” sorusunun cevabı çok açık:
Hoca bu saatten sonra AK Partili olmaz.
Siyaset esnektir ama bazı duruşlar vardır ki kolay kolay değişmez.

Karaca ve Cüce’nin geçmiş siyasi profilleri çok bilinmese de kongrede yan yana duran bu üçlü, Kahramanmaraş teşkilatlarının kendi bütünlüğünü koruduğunu gösteren önemli bir fotoğraf verdi.

Artık yapılması gereken belli:
Söylentilere değil, hizmete odaklanmak.

Vatandaşın gündemi bambaşka… Şehir yeniden ayağa kalkmak, yatırım görmek, sorunlarına çözüm bulmak istiyor. Dedikodu siyaseti kimseye fayda sağlamaz; hizmet siyaseti ise herkesi büyütür.

Son söz:
Siyaset, milletin attığı imzayı masa başında silemez.
Kahramanmaraş’ta da görüldüğü gibi, sandığın mührü hâlâ siyasetin en ağır vesikasıdır.