Dar’usselam Meşgul Şehir Kudüs

Meşgul; bir iş ile uğraşan, bir iş yapma anlamına gelir. Diğer bir anlamı ise; işgal edilmiş, tutulmuş demektir. Tarih boyunca Kudüs, birçok isimle anılmıştır. Bunlardan en meşhuru Kudüs ve Dar’usselam olmuştur.

Meşgul şehir Kudüs; çoğu zaman acıların, hüznün, ıstırabın, sürgünlerin, kan ve gözyaşlarının, banaz’da, barışın ve huzurun şehri olmuştur. 52 defa saldırıya uğramış,44 defa eldeğiştirmiş.23 defa kuşatılmış, 2 defa yerle bir edilmiştir. Sürgünlere ’de, hezimetlere ’de, zorbalara ’da, fatihlere ’de şahit olmuştur.

 Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlarca da kutsal sayılan şehir; tarihin, coğrafyanın, kültürlerin, medeniyetlerin ve inançların kilit noktası olmuştur. Onun adına; birçok tarih, edebiyat, medeniyet, din, kültür, sanat ,siyaset, seyahat ve toplum bilimciler eserler yazmıştır. Kendisine; sayısız şiirler, makaleler, romanlar ve kitaplar yazılmış ender şehirlerden biridir.

 Ona hâkim olan Dünyaya hâkim olma iddiasında bulunmuştur. Ona hâkim olanların Dünyaya söyleyecek sözü olmuştur. Hâkim olamayanların hâkim olmaya göz kıptığı bir şehirdir.

Kudüs; Hz Davut çabasını, Hz Süleyman’ın ihtişamını, Hz İsa’nın tevazuunu, Hz Muhammet (SAV) Isra ve Miracını, Hz Ömer’in adalet, hoşgörü ve amannamesini, Selahaddin Eyyubi’nin karalılığını ve şecaatini, Osmanlının şevketini, Memluk ve Eyyubilerin feda kârlılıklarını, Babillilerin ve Romalıların katliamını, Haçlıların mezalimini, görmüş ve yaşamıştır.

Kudüs; zamanların en iyisini, zamanların en kötüsünü, hem akıl ve inat çağını, hem ihtiras ve aptallıkları, hem kuşkuları, hem karanlık ve aydınlık mevsimleri, hem umut baharlarını, hem umutsuzluk kışlarını, hem varlığı, refahı ve özgürlüğü, hem her şeyini kaybetmeyi hem cenneti, çoğu zamanda cehennemi yaşadı. Kudüs’ün en güzel yılları Hz. Ömer’in amannamesi ile başladı.

 Hz. Ömer amannameye şöyle başlıyordu:

“Bismillahirrahmanirrahim! Bu, Allah’ın kulu, Müminlerin emiri Ömer Bin el Hattab’ın Kudüs halkına verdiği amannamedir.

Bu emen canlarına, mallarına, kilise ve mabetlerine, hastalarına, sağlıklılarına ve sair halka verilmiştir. Kiliseleri Müslümanlarca kullanılmayacak ve yıkılmayacaktır. Kiliselerden ve arsalarından, Hıristiyanların haclarından ve mallarından hiçbir şey eksiltilmeyecektir.

Din değiştirmeleri için baskı yapılmayacaktır. Hiçbiri bu uğurda zorlanmayacaktır. İlya (Kudüs) halkı Medain halkı gibi cizye verecektir. Buradan ayrılarak Roma(Bizans) ve Lusus’a gitmekte serbesttirler. Ayrılan kimselerin canı ve malları gideceği yere varıncaya kadar güvencededir.

Şehirde kalanlarda güvendedirler. İlya (Kudüs) halkından mabetlerini ve haçlarını bırakıp, mallarıyla birlikte Rum’a gitmek isteyenlerin canları, malları ve haçları gidecekleri yere varıncaya kadar güvendedir. Şu tarihten beri, orada oturan herhangi bir kimse de dilerse İlya (Kudüs) halkı gibi cizye vermek şartı ile orada kalabilir. Dilerse Rum’a da gidebilir.

Allah’ın ahdi ve Resul’ünün halifelerin ve müminlerin zimmeti, üzerlerine düşen cizyeyi verdikleri sürece burada yazıldığı şekildedir.

Şahitler:Halid bin Velid, Amr bin As, Abdurrahman bin Avf, Muaviye bin Ebu Sufyan.’’

Hz. Ömer’in imzaladığı bu amannameden sonra şehir Müslümanların idaresine kansız bir şekilde teslim olmuştur.

Hz. Ömer Kudüs’e gidince, harabe olan Mescidi Aksa’ın yıkıntılarını kaldırıp, orada namaz kılmıştır. Hz. Ömer sahabeden Hz. Ubade bin Sabit’i buraya Kadı ve Öğretmen olarak tayin etmiştir.

Bu amanname haçlıların 1099 Kudüs’ü kanlı bir şekilde işgal etmeleri ve oluk oluk kanlar akıtarak Mescidi Aksa’ ya girmelerine kadar yürürlükte kalmıştır. Bu amanname sayesinde yüzyıllar boyunca Kudüs’te kayda değer bir kargaşa yaşanmamıştır. Miladi 1187’de Kudüs’ü haçlılardan kurtaran Selahattin’i Eyyubi ve 1516’da Memluklerden teslim alan Yavuz Sultan Selim Han’da Hz. Ömer’in amannamesine uygun belgeler yayımlayarak Kudüs’te Müslümanların ve diğer din mensuplarının hak ve hürriyetlerini muhafaza etmişlerdir. Halkın barış içerisinde yaşamasını sağlamışlardır.

Bu gün Kudüs; Filistinlilerin teslimiyeti, Arapların acizliği, Müslümanların zaafı ve güçsüzlüğü, İngilizlerin Amerikalıların nüfuz ve Hegemonyası, Dünyanın sessizliği sonucu kurulan, İsrail’in zulmünü görmekte ve yaşamaktadır. İslam’ın, insanlığa sağladığı, barış ve huzur ortamını beklemektedir.

                                                                                                                                  Mustafa Saylak

                                                                                                                                  Kahramanmaraş İl Müftülüğü

                                                                                                                                  Eğitim uzmanı