Ülkemiz Adına Bir Durum Tespiti Yapalım

Anadolu’da güzel bir deyim vardır ‘‘pire için yorganı yakma’’küçük bir zarar için büyük risklere katlanmak. Küçücük pirenin varlığına tahammül edemeyenler, çaresizlik girdabına ve acizlik sarmalına düşerler. Pireyi yok etmeyerine, tümden pirenin bulunduğu yorganı yakarlar.Sonuçta ısınamazlar. Soğukların etkisiyle örtünecek bir şeyde bulamayarak hastalanırlar. Sağlıkları bozulur. Tekrar yorganı oluşturabilmek için zaman, mekân ve imkânlarınıtüketirler.Böyle insanlar sabırsız, tez canlı, alıngan, sonucunu düşünmeyen, iyi irdelemeyen, öfkesine yenilmişinatçılardır.

Çocukluk yıllarımızda okutulan‘’altın yumurtlayan tavuk‘’hikâyesini hatırlayalım.Tavuğun biri sahibine her gün bir altın yumurtlar, sahibi buna çok sevinir ve mutlu olur. Fakat adam, açgözlü, tahammülsüz, sabırdan yoksun, işin önünü sonunu, zarar ve faydasını iyi hesap etmez.Kendi kendine her gün bir altın almaktansatavuğukesip içendeki bütün altınları alıp birden zengin olaya karar verir. Sonunda tavuğu keser. İçerisinde hiç altının olmadığını görür. Pişmanlık içerisinde nasıl hata yaptığını anlar.Ama iş işten geçmiştir. Altın yumurtlayan tavuk ölmüştür. Anadolu’da bu gibi durumları ifade eden‘’Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak’’veya’ ’Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz’ ’gibiatasözleri vardır.

 Ülkemizde zaman zaman güzel iş ortaklıkları kurulur, güzel işler yapılır, güzel kazançlar elde edilir. İşler düzene girer. İtibarlı bir ortaklık oluşur.Bir müddet sonra ortaklardan birinin çok cüzi, kazanç ile kıyaslandığında önemsiz bir meblağı zimmetine geçirdiği tespit edilir. Diğer ortaklar bunaçok fena öfkelenir ve kızar. Ama sebebini araştırmazlar, sonucunudüşünmezler, düzeltmeye çalışmazlar, çok iyi hesap yapmazlar. Öfkelerine yenilirler. Ortaklığı bitirirler.Sonuçta yürüyen atın başına vurulmuş, her şey bitmiştir.Bütün kazanımlar bir çırpıda yok olupgitmiştir. Sonra akılları başına gelir. Biz neden böyle yaptık derler. Kara kara düşünürler. Sonuçta iş işten geçmiştir. Son pişmanlık da fayda vermez.

Bugün Türkiye’ de gelinen nokta birazda bunlara benzerlik gösteriyor.Kar zarar hesabı yapılmamaktadır. Hissi, küçük hesaplar peşinde koşulmaktadır. Ancak ülkenin geldiği nokta,buna hiçte müsait değildir. Ülkenin kazanımlarının bir muhasebesi yapıldığında:

Kendi doğal gazını çıkarmış ve kullanmakta,

Her geçen gün petrol rezervlerini artırmakta,

Kendi uçağını, helikopterini, İHA, SİHA’ sını uçurmakta,

Tankını, topunu, zırhlı muharebe araçlarını kullanmakta,

TCG Anadolu gibi savaş gemisini denizlerinde yüzdürmekte,

Kendi yapımı hızlı yük ve yolcu trenlerinikullanmakta,

Ülkenin bir uçtan bir uca demir yollarını genişletmekte,

 TOGG otomobilini yapmış ve kullanmakta,

Kendi liman sayılarını sürekli artırmakta, deniz ticaretini geliştirmekte,

Dünyanın ender köprülerinden olan 1915 Çanakkale Köprüsünü yapmış,

Yavuz Sultan Selim köprüsün yapmış,

Deniz altına Marmaray’ı yapmış,

Dağları tüneller ile geçmiş,

Ülkeyi duble yollar ile baştan başa bir birine bağlamış,

Hemen hemen her şehre havaalanlarını kurmuş,

Her şehirde en az bir üniversite açmış,

Kendi uydusunu yapmış vefırlatmış,

Nükleer santralini bitirmek üzere,

Borsası zirve yapmış,

Finans kurumlarını disipline etmiş,

Dünyanın birçok noktasına uçan havayolu şirketini kurmuş,

Ayasofya gibi bir mabedi yeniden ibadete açmış,

Dünyanın en büyük mabetlerinden biri olan Çamlıca Camisi’ni yapmış,

İstanbul Havalimanı gibi dünyanın en büyük havalimanlarından birini yapmış,

Ülkenin birçok şehrinde şehir hastanelerini kurmuş,

İhracatını artırmış,

Millet Sarayı yapmış,

Dünyada siyasetinde oyun kurabilen, sözü dinlenir ülke konumuna gelmiş,

Dünyada sözü dinlenen, zaman zaman hakemliğine başvurulan duruma ulaşmış,

Dünya’nın en az 11 ülkesinde askeri veya askeri üssü bulunan,

Mavi vatanda yeraltı kaynaklarını araştıran gemileri satın alan,

Sosyal, kültürel ve dini anlamda yasakları kaldırıp özgürlükleri artıran,

Rüzgâr ve güneş santrallerininsayısını vegücünü her geçen gün artıran,

Enerji sıkıntısı olmayan ender ülkelerden biri haline gelmiş,

Koronavirüssalgınını en az zarar ile atlatmış,

Özellikle deprem bölgelerindeTOKİ eliyle konut seferberliği başlatmış, hızla yaraları sarmaya çalışmakta,

Kara ve denizlerinde kendi petrolünü arayan ve çıkaran,

Millîgeliri yükselen, yokluğun ve kıtlığın olmadığı,

İşçininbulunmadığı, iş beğenmemenin çok olduğu,

BTK demiryolunu devreye almış,Zengezur ve Kalkınma ve istikrar yolunu planlamışTürkiye’den bahsediyoruz.

Buna rağmenbütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de hayat pahalığının ve enflasyon sakıntısının olduğu bir gerçektir.Fakat bununüstesinden daha önce gelmiş ve yine gelecek güçlü bir iradenin varlığı damevcuttur.Sonuç olarak; sankiküçük hesaplar peşine öyle düşmüşüz ki büyük kazanımları,tecrübeleri, değerleri ve birikimleri hiç göremez olmuşa benziyoruz. Bir öfke ve kin uğruna sankialtın yumurtlayan tavuğu kesiyoruz. Pire için yorganı yakıyoruz. Ufak bir el çaprazlığısonucunda büyük çabalarla kurduğumuz işletmeleri tarumar ediyoruz. Sonunda da hepimiz kaybediyoruz. Çünkübu gemide hepimiz varız. İş işten geçmeden kazanımlarımızın kıymetini bilelim. Çevremize ve önümüze bakalım. Her konuda daha çok çalışalım. Aksi halde son pişmanlığın bir faydası olmuyor.

Bizden bu kadar, takdir sizin, kalın sağlıcakla.

Mustafa Saylak

İlahiyatçı yazar